Son yıllarda, hele hele son günlerde muhalif olmak adına öyle şeylere muhalefet ediliyor ki anlamak mümkün değil. Öte yandan beni en çok üzen nokta şurasıdır; aklı selim görünen insanlar kandırılıyor, bir kısım mazbut muhafazakar kesim de sırf iktidara muhalif olmak uğruna her şeye muhalif durmaya devam ediyorlar.
Milletin malumudur ki 1950 den bu yana iktidar yüzü görmeyen CHP, milletin demirbaş muhalefet gücü olarak her alanda muhalefet yapmaya devam etmiş, devletin büyümesi ve gelişmesi önünde engel olma takoz olma siyasetinden asla vazgeçmemiştir. Onlar ve onların yardakçıları bir sürü cilalı söylemlerle devletin bugünlere gelmesinde çok emekleri olduğunu iddia etse de;
-1923 ten 1950 ye kadar tek parti ile ve partili cumhurbaşkanı ile devleti idare eden ve millete nefes aldırmayan, diktatör ve despot bir yönetim sistemi ortaya koyan CHP partili cumhurbaşkanına en ciddi muhalefeti yapmıştır ve yapmaya devam etmektedir.
-1923 ten 1950 ye kadar hiçbir savaşa girmeyen Türkiye ekonomik ve siyasi olarak bir arpa boyu yol dahi gidememişken son yirmi yılda devletin etken bir siyaset izlemesinden en çok rahatsız olan parti CHP dir.
-1950 den itibaren Demokrat Parti İktidarında yapılan her türlü hizmetin karşısında kale gibi duran CHP dir. En açık örneklerinden biridir ki; ellili yıllarda İstanbul’da açılan VATAN ve MİLLET caddelerine de “bu kadar geniş caddelere uçak mı indireceksiniz” gerekçesiyle itiraz eden ve karşı çıkan CHP dir.
-Demokrasiye karşı her türlü askeri operasyonlara ve ihtilallere destek veren ve özgürlükleri kısıtlayan zihniyet CHP zihniyetidir.
-1970 li yıllarda İstanbul’da “1.boğaz köprüsünün yapımına karşı çıkan CHP dir.
-Turgut Özal döneminde 2.Boğaz Köprüsünün yapımına karşı çıkan yine o dönem Deniz Baykal liderliğindeki CHP dir.
-En son AK parti iktidarında da; 3.Köprü inşasına karşı çıkan CHP dir.
-Hızlı tren projelerine karşı çıkan CHP dir.
-Marmaray’a karşı çıkan CHP dir.
-İstanbul’daki ikinci havaalanına karşı çıkan CHP dir.
-Yine İstanbul’da 3.Havaalanına da şiddetle karşı çıkan CHP dir.
-Şimdilerde Kanal İstanbul’a karşı çıkan da CHP dir.
Sözü uzatmadan konuyu az değiştirelim.
Bir tv dizisi yapılıp Adnan Menderes’in aşkı yıllar sonra film haline getirilmiştir fakat;
-Lord Kinros’un “Bir milletin yeniden doğuşu” kitabında anlattığı Atatürk’ün aşklarıdır.
-Çok uzak olmayan tarihlerde Aynur Aydan ile otelde basılan CHP li bakan Hasan Fehmi Güneş’tir.
-Evli bir milletvekili bayan ile kasetleri ortaya çıkan CHP lideri Deniz Baykal’dır.
-Müjde Ar isimli oyuncu ile yıllarca metres hayatı yaşayıp sonrasında evlenen CHP li bir eski bakan Ercan Karakaş’tır.
-Sekreteri ile aşk yaşarken zimmetine milyonlar geçiren İSKİ skandalının kahramanı CHP li bir bürokrattır.
-ASKİ skandalının kahramanı yine CHP li bir bürokrattır.
Bu liste kurcaladıkça günümüze kadar uzar gider.
Devletimiz son elli yıldır emperyalist batının lejyoneri PKK ile bir savaş halindedir. Son yıllarda ise bu savaşı bir adım öteye taşımış, bölgede ve Ortadoğu coğrafyasında etken bir güç olma iddiasıyla milli politikalar üretmeye ve uygulamaya başlamıştır. Bu bağlamda batı ekseninden çıkarak Rusya, Hindistan ve Çin ekseninde bir alternatif cephe içinde yer almayı da göze almıştır. Ayrıca Afrika kıtasında da daha etkili olmak çabasındadır. Türkiye’nin bu yöndeki faaliyetine Mısır’da askeri darbe yapılarak ve Libya’da Harbiye mezunu ve Türk dostu Kaddafi yönetimine son verilerek sekte vurulmak, Akdeniz’de, özellikle Doğu Akdeniz’de Yunanistan, İsrail, Amerika, Fransa işbirliği ile Akdeniz’deki Türk varlığına son verilmek istenmiştir. Buna karşı Türkiye meşru Libya yönetimi ile askeri işbirliği anlaşması yaparak çok önemli bir hamle yapmıştır. İşte tam bu sırada elli yıldır ülkemizin doğu ve güneydoğusu ile Irak ve Suriye’de kürtçülük yapan Amerika, daha dün gibi bir zamanda Milliyetçi Çin’e karşı Mao’yu destekleyip iktidar yaparken bugün ise her ne hikmetse Doğu Türkistan’daki baskı ve zulme karşı Türkçülük yapıyor. Buna paralel olarak Türkiye’de HDP-PKK bile Doğu Türkistan söz konusu olduğunda Kürtçülükten vazgeçip Türkçü oluveriyorlar. Nitekim Çin’de Uygur Türklerine uygulanan baskıcı uygulamaların incelenmesi için verilen araştırma önergesi 20 Haziran 2019 tarihinde yapılan görüşmelerde gündeme gelmiş ve reddedilmiş. Meclis Genel Kurulu’nda bütçe görüşmelerinde HDP adına konuşma yapan Ömer Faruk Gergerlioğlu Uygur Türkleri ile ilgili önergeye Ekim 2018 ve Haziran 2019’da CHP, HDP ve İyi Parti’nin evet, AK Parti ve MHP’nin hayır oyu verdiğini belirtiyor. Türkiye’de iktidar değişikliğini 15 temmuzda FETÖ ile gerçekleştiremeyen dış güçler millet ittifakı ile yeniden devreye girdiler. Ve sonunda bölücü ve sözüm ona Kürtçü HDP-PKK nın Doğu Türkistan konusunda Türkçü olmaya karar verdiğini de görmüş olduk. Yıllarca Doğu Türkistan’ı istismar edip kendine ajan devşiren Amerika CIA da kullandığı RUZİ NAZAR’dan sonra Rabia Kadir’i de aynı amaç doğrultusunda kullanıyor. Olan Doğu Türkistan’da tahrik edilen provake edilen masumlara oluyor. Ben Türkiye’nin özellikle Güney Azerbaycan, Çeçenistan, Kırım, Kafkasya ve Doğu Türkistan’da dış güçlerin isteği doğrultusunda değil de kendi hür iradesi ile hareket etmek istediğini görüyor ve gözlemliyorum. Türkiye Amerika istiyor diye Türkçülük yapmaz, Türkiye kendi siyaseti gerektirdiği yer ve zamanda İslamcılık ta yapar, Türkçülük te yapar, daha evrensel söylemlerle de ortaya çıkabilir. Bu Türkiye’nin kendi tercihidir. Fakat Türkiye’deki ajanlar, mankurtlar ve gafiller Amerika düdük çalınca sokağa dökülüyor. Unutmayın ki Amerika’nın derdi ne Doğu Türkistan ne de başka bir coğrafyadır, şu an Amerika’nın derdi Türkiye’yi istediği yerde yakacağı bir ateşe atmaktır. Bu ateş Irak’ta yakıldı, sonra Suriye’de yakıldı, İran’da yakılmak istendi, Türkiye Rusya’nın üstüne salınmak istendi, Ankara’nın göbeğinde Rus elçisi katledildi, Uçaklar düşürüldü, Amerika bir türlü istediğini yapamadı. Amerika istiyor ki Türkiye Libya’dan, Akdeniz’den, Suriye’den, Irak’tan çıksın, uzaklaşsın, kardeşleri Doğu Türkistan’da baskı ve zulüm altında inlerken gitsin Çin ile hesap tutsun. İçimizdeki gafiller ve provake edilmeye müsait insanlarımız ise hemen sokaklara dökülüyor, iktidar bu davaya sahip çıkmıyor diyerek ver yansın ediyor. Fakat şu soruyu soracak akla sahip değiller maalesef: “bu doğu Türkistan davası neden Amerika’nın ve HDP-PKK nın birinci meselesi haline geliverdi”?…….Bu kervana CHP nin yedeğinde İP ve SP de katılıyor. İP ve SP hatırına o çizgideki pek çok insanımız da: “ne işimiz var Suriye’de Irak’ta ve hatta Libya’da, Doğu Türkistan’da baskı ve zulüm varken” diye sokaklara dökülüyor. Burada mesele Doğu Türkistan’ı yalnız bırakmak bırakmamak değil, mesele Amerika’nın telkinleri doğrultusunda veya bağımsız hareket edip edememedir. Türkiye Amerika Çin’e karşı müeyyide uyguluyor diye Çin’e karşı tavır almaz, geçmişte İran’a karşı müeyyide uyguluyor diye İran’a karşı tavır almadığı gibi. Zaten Amerika’yı kızdıran ve çileden çıkaran işte budur. Amerika “saldır co” dediğinde Türkiye saldırmamakta, dur dediğinde de durmamaktadır. Bu gerçeği görmek ve buna göre kişisel tercih ve söylemlerimizi belirlememiz gerekir. Bütün dünya dost ve düşman görmeli ve bilmelidir ki artık Türkiye; batının kontrol ve güdümünde edilgen bir devletçik değil, İmparatorluklar kurmuş bir medeniyetin, Selçuklu ve Osmanlı’nın devamı, dünyanın üçte birini kaplayan Türk ve İslam dünyasının yegane hamisi ve temsilcisi, binlerce yıllık şanlı bir geçmişe sahip Büyük Türkiye Cumhuriyeti Devletidir.