4 Ağustos 2012 Cumartesi

ASKERİ BÖLGE-JANDARMA BÖLGESİ-POLİS BÖLGESİ

               Ülkemiz asayiş ve hukuki düzenlemelerle ilgili üç bölgeye ayrılmıştır. 1-Jandarma bölgesi, 2- Askeri bölge, 3-Polis bölgesi. Jandarma bölgesi, askeri bölge ve polis bölgesi dışında kalan bölgelerdir. Bu bölgede sadece jandarma asayişi düzenlemede yetkilidir. Polis ve askerin yetkisi yoktur ancak asker jandarma ile olan organik bağı nedeniyle jandarma bölgesinde de etkilidir. Jandarma görevi sırasındaki her türlü birikimini ve istihbaratını öncelikle asker ile paylaşır. Polis sadece polis bölgesinde yetkili ve etkilidir. Ne jandarma bölgesine ne de askeri bölgeye giremez.
Kısaca bölgeler böyledir de uygulanan diğer mevzuat nasıldır diye düşünürsek onu da kısaca şöyle açıklayalım. Jandarma ve polis bölgesinde uygulanan hukuk sivil hukuktur. Ancak jandarma kendi içinde askeri mevzuata da tabidir. Jandarma kuvvetlerimiz Jandarma genel Komutanlığına ve Genel Kurmay Başkanlığına bağlıdır askeri hiyerarşi içinde. Öte yandan Milli Savunma Bakanlığının Jandarma genel Komutanlığı ile bir ast üst ilişkisi vardır. Jandarma asayişle ilgili konularda sivil hukuk ile içiçedir ancak asker kişilerle ilgili olarak yetkisi askeri garnizonların içine kadar gitmez. Askeri inzibat gücü ise askeri bölgeler içinde ve dışında asker kişilerle ilgili konularda yetkilidir. Jandarma ve polis asker kişileri doğrudan askeri inzibata teslim etmek durumundadır. Tabii bu şartlar olağan durumlarda geçerlidir. Olağanüstü hallerde ya da fiilli durumlarda asker her alanda yetkili ve etkilidir. Örneğin geçmişte olduğu gibi canı isterse Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu'nun tutuklanıp askeri cezaevine kapatılması gibi canının istediği kişileri yargılayıp hapse atabilir. Hem de askeri cezaevine atabilir. Hele hele bir de ihtilal yapabilir ise o zaman idam sehpaları bile kurarak 27 mayısta olduğu gibi hem sivil idarecileri hem de 12 eylülde olduğu gibi canının istediği ölçüde bir sağdan bir soldan dilediği sayıda insanı darağacına gönderebilir.
Bu bölge ayrımcılığı böyle bir şey de başka ayrımcılıklar da var. Mesela askeri hastaneler. Sivilde yargılanan bazı askeri emekli personel bile sivil hastanelerden göremediği himayeyi askeri hastanelerden görebilir. Emekli olsa bile, rütbe general olunca askeri yasak bölge içindeki trilyonluk lojman adı altındaki malikanelerde emekli olmamış gibi kalmaya devam edebilir. Ve kapısında mehmetçik nöbettedir.
Askeri yargı başlıbaşına ayrı bir dünyadır. Askeri yargı öyle bir yapıdadır ki nerede ise şahıs, aile ve miras hukuku dışındaki her konuda karar merciidir. Özellikle cezai konularda emir komuta kademesi içinde yargılama yapar. Yargılamanın olmazsa olması aleniyet olsa da, gizlilik kararı olmayan duruşmalar herkese açık olsa da nizamiyeler arkasında ve garnizonlar içindeki askeri mahkemelere ve salonlara girebilmek fiilen mümkün değildir. Dolayısı ile kapalı bir sistem içinde emir komuta kademesi içinde nasıl adalet tecelli ederse etmeye çalışır.
Bir de askeri idari yargı vardır ki sivilde Danıştay muadili AYİM (askeri yüksek idare mahkemesi) e kadar tam bir teşkilat yapısı vardır. En son örneğinde gördüğümüz üzere yıllarca YAŞ kararları ile haklarında hiç bir soruşturma kovuşturma olmayan tertemiz madalyalı personelini her ağustos sıcağında kapının önüne koymasına ve tüm yargı yollarının da kapatmasına rağmen haklarında soruşturma ve kovuşturmalar olan ve tutuklu bulunan personel sivil idarece terfi ettirilmedi diye cumhurbaşkanı, başbakan ve milli savunma bakanını tazminata mahkum edecek ve yargı kararı ile yargılanan askeri personeli terfi ettirmeye cüret edecek kadar da hiyerarşi içinde ezilmiş ya da çok pervasız ve cesur bir yüksek askeri mahkemedir.
Bu bir kaç paragrafta çizdiğimiz tablo daha da genişletilebilir. Olayın tam bir çarpık ve başıbozuk bir bir çerçeve içinde olduğu apaçık görünmektedir. Bu durumda sivil idarenin en kısa bir zaman süreci içinde aşağıdaki düzenlemeleri yapması sivilleşmenin olmazsa olmaz şartları içindedir:
1-Disiplin mahkemeleri dışında tüm askeri mahkemeler ve üst mahkemeler tamamen ortadan kaldırılmalıdır.
2-Jandarma asayiş bölgesi tamamen polise devredilmelidir. Jandarma ise savaş planlarına yönelik olarak alt yapı çalışmalarını yapmalı ve gerektiği zamanda polisin ve idari sivil amirlerin emir ve denetimi altında polisin ve idarenin emrinde olmalıdır.
3-Askeri inzibat ve jandarma dahil tüm askeri polis güçleri disiplin suçları dışında askeri personel üzerindeki yetkileri ellerinden alınmalıdır. Askeri personelin dahi disiplin suçu dışındaki suçları ve her türlü idari davaları sivil yargıya ve polise devredilmelidir.
Bu maddeler çoğaltılabilir, yanlıştır doğrudur tartışılabilir ancak şurası bir gerçektir ki bu sivil asker ayırımı ve sivil yargı-askeri yargı, sivil bölge, askeri bölge, kısaca sivil-asker arasındaki mesafe ortadan kaldırılmaz ise eğer Türkiye'nin gerçek anlamda sivilleşebileceğine inanmak kupkuru bir hayal olarak kalacaktır.

Hiç yorum yok: