27 Temmuz 2025 Pazar

GAFLET,DALALET VE HİYANET

 

        Bizim kadar bozguncu, bizim kadar geçmişine düşman, bizim kadar ecdadına düşman ve bizim kadar merhametsiz başka bir toplum düşünemiyorum. Bizim tarihimizde ne Kızılderili soykırımı, ne Stalin veya Hitler zulmü, ne ortaçağ kilise yobazlığı, cadı avı,  ne köle ticareti veya türlü sömürgeler tarihi yok. Veya benzeri bir yüz karamız yok. Tam tersine Semerkant’tan, Buhara’dan, Bağdat’tan ve  Endülüs’ten vahşi batıya ve bütün dünyaya saçılan bir medeniyet ışığının çocuklarıyız. Hal böyle iken utanmadan, sıkılmadan  ve düşünmeden yaptığımız yanlışları kısaca sıralayalım.

İslam tarihindeki bazı olayları bilerek bilmeyerek çarpıtıyor veya o insanları haddimiz ve hakkımız olmayarak yargılıyoruz ve suçluyoruz. Ve bazı zatların ola ki haksız ve yanlış iş ve icraatlarını şanlı tarihimize ve dinimize fatura ediveriyoruz. Ve bunlara dayanarak yanlış hükümler çıkarıyoruz. Tarihimizdeki ve geçmişimizdeki iftihar edeceğimiz kişi ve olayları ise tamamen görmezden geliyoruz.

İçi boş bazı söylemlerle dini hükümler veriyor ve yine ecdadımızı suçluyoruz. Mesela Yavuz Sultan Selim gibi bir cihan sultanını Maturidilikten uzaklaştı Eşariliği yüceltti, alevileri katletti gibi iddialarla suçluyor, karalıyoruz. Maturidilik nedir, Eşarilik nedir sorusuna birer cümle ile cevap veremeyecek cahiller yapıyor bunu özellikle. Maturidilikten Eşariliğe geçildi de ne oldu ne değişti sorusunun cevabını veremeyecek kadar cahiller yapıyor.

Osmanlının üç kıtadaki adil ve eşi bulunmaz hakimiyetini, Türk milletini öne çıkarmadı, harem sefası ve kardeş katli ve başkaca suçlamalarla aşağılıyoruz.

Millet ve ümmet birliğini ve insana olan insani yaklaşımımızı Arap düşmanlığı başta olmak üzere aslı esası olmayan bahanelerle dejenere ediyoruz.

Ziya Gökalp dahi Türk milletindenim, İslam ümmetindenim diyebilirken Batı medeniyetindenim diyerek batıyı, cehaletin, zulmün, sömürünün ve barbarlığın merkezi olduğu aşikar iken yegane medeniyet merkezi olarak kabul etmesi karşısında bugünkü sözümona milliyetçi ulusalcı kesimler dahi Ziya Gökalp’in Türk Milletindenim ve batı medeniyetindenim söylemini kabul ediyor ancak İslam ümmetindenim söylemini reddediyorlar.

Sanki her biri Osmanlı torunu ve hayranı imiş, sanki cumhuriyeti kuran irade Osmanlıyı tamamen tasfiye etmemiş gibi, sanki Osmanlıyı bizzat alnından vurmamış gibi, sanki Osmanlı coğrafyasını İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan sırtlanlar gibi yağmalamamış gibi  iş ümmete karşı olmaya gelince bizim olan bizden olan insanlarımız yüz yıldır sövdükleri Osmanlıyı arkadan vurdu diye göğüslerini gere gere Arapların şahsında ümmet düşmanlığı yapıyor ve ettiklerini buluyor diye Filistine karşı  İsrail yanlısı  bir duruş gösterebiliyorlar. Asıl düşmanın ise İngiliz, Fransız, İtalyan, yunan, bütünü ile haçlı-Avrupa olduğu onlarca yıldır gizleniyor, üstü örtülüyor ve düşman Yahudi-hıristiyan cephesinde değil de ümmet içinde aranıyor ve ümmet içinde gösteriliyor.

Kısaca hülasa ettiğimiz gibi artık aklımızı başımıza alma zamanımız gelmiştir. Türk olmakla şeref duyuyoruz. Türklüğü ile gurur duyan bütün Türkler bizim soydaşımız kardeşimizdir. İslamla şereflenmiş bütün Müslümanlar aynı ümmete mensup olmakla bizim kardeşimizdir. Türk ve İslam olmayan bütün insanlık alemi de Müslüman Türk’e Allah’ın emanetidir. Geçmişte atalarımız da son Osmanlıya kadar dünyaya böyle bakmıştır. Adaletle hükmetmiş, zulüm ve sömürüye karşı olmuş, din ve ırk ayırımı yapmaksızın eşitlikten ve adaletten vazgeçmemiş, bin yıldır dünya tarihindeki yerini şerefle almıştır. Türkiye Cumhuriyeti devleti Osmanlı’dan gelen miras ve misyonu sürdürmeye devam edecektir. Cumhuriyetin ilk yüz yılı Osmanlının 2.fetret dönemi olarak tarihteki yerini alacak ve devletimiz Devleti Aliyye-i Türkiye olarak tarih yazmaya ve hükmetmeye devam edecektir. Ne mutlu bu şuurla yaşayan ve bu şuurla ölenlere.