Son günlerde gündeme oturan İmralı,
BDP ve PKK ile mücadelenin yerini alan
müzakere süreci karşısında susmak değil konuşmak zamanıdır düşüncesi ile aldım
kalemi elime, belki yarınlarda elimize silah almak zorunda kalacağız ki gün
günden kötü gelmekle süreç oraya doğru gitmekte gibi geliyor bana… olur ya boynu kravatlı teröristler her gün
TBMM de özgürce yeni ihanet nutukları atarken belki birileri de kapımı çalıp
onlar yerine benim yakama yapışmaya kalkabilir kanun adına… olsun dün
dedelerimiz kanıyla canıyla hayat verdiler bu mübarek vatana, bugün
şehidlerimiz kanları ile sulamakta, elbette yarınlarda da bizler ve bizim
çocuklarımız canları ve kanları ile bu bedeli ödemeye devam edeceklerdir. Aksi halde
vatan vatan olmaktan çıkabilir ya da bu bedeli ödediklerini iddia edenler kendileri için de bir vatan talebinde
bulunabilirler. Nitekim bugün PKK nın yaptığı budur. Bu bedeli ödediği
düşüncesi ile Türkiye Cumhuriyeti devletinden vatan talep etmekteler. Ben inanıyorum
ki yapılacak müzakere bunun müzakeresidir.
İşte
tam da zamanıdır düşüncesi ile bir görev addederek düşüncelerimi ve
endişelerimi ve tekliflerimi ilan ediyorum:
-terörü
ve akan kanı durdurmak gibi bir niyetle yapılması gereken teröristle müzakere
değil muhatap kabul edilen kişi ya da kurumlarla mücadeleyi en üst düzeye
çıkarmaktır.
-dolayısı
ile mücadeleye son verip müzakere masasına oturmaya kalkmak en asgari ifadesi
ile gaflet olup neticede ihanetin en üst versiyonudur.
-gelişmeler
karşısında devlet, derhal devlet olmanın gereği olarak müzakere sürecinin
imkansızlığını görerek mücadeleye hız vermelidir. Bu çerçevede:
1-İhanet
iradesinden beslenen terörle ve teröristle mücadelede tam bir seferberlik ilan
edilmelidir.
2-PKK
nın meclisteki versiyonu olan BDP derhal kapatılmalı, BDP nin ve BDP de
yönetici konumundaki tüm kadronun ve birinci derece akrabalarının malvarlıkları
dondurulmalıdır.
3-BDP
ile irtibatını resmi ve gayrıresmi kesmeyen tüm kamu görevlileri görevden
alınmalı ve malvarlıkları dondurulmalıdır. Haklarında aşağıdaki 5.maddeye göre işlem yapılmalıdır.
4-Ülke
içindeki ve dışındaki tüm terör ve terörist kampları yerle bir edilmeli bu operasyon bu kamplardaki hayat belirtisi yok olana kadar devam etmelidir.
5-Bu
icraatlarla ilgili olarak meclisten çıkarılması gereken kanunlar derhal
çıkarılmalı ve yürürlüğe konmalıdır. Bu çerçevede idam cezası geri getirilmeli ve Abdullah Öcalan hakkınndaki idam cezası derhal infaz edilmelidir. Ve çıkarılacak yeni bir kanun ile devlete
iltica eden, bilcümle cürümlerini ikrar ve itiraf eden ve gerçek manada pişman
olduğunu açıkça ilan ve tövbe eden yurt içindeki ve dışındaki kürt
vatandaşlarımız bu uygulamaların dışında tutulmak kayıt ve şartı ile dünden bugüne PKK terörü nedeniyle devletin ve milletin uğradığı maddi zarar ve şehidlerin kan bedeli PKK lı BDP li ve KCK lı ve DTK li hainlerin kendilerinden ve ailelerinin dondurulacak malvarlığından tahsil olunmalıdır.
6-Doğu
ve güneydoğu bölgemizdeki belli başlı aşiret reisleri ve kanaat önderlerinden
oluşturulacak bir heyet ile gerekli görülen her türlü müzakereler başlatılmalı
ve hatta bu heyet ile sürekli istişare halinde olunmalı vatandaşlarımızın her
türlü dert sıkıntı ve talepleri hür ve müsbet bir ortamda tartışılmalı ve
yerine getirilmelidir.
7-İktidar
partisi olan AKPARTİ içindeki PKK ağzı ile konuşan ve PKK nın ve BDP nin
talepleri paralelinde tavır koyan ne kadar milletvekili var ise tamamı bu
partiden ihraç edilmelidir. Sayın Başbakanımızın vatanseverliğinden zerrece
şüphem yoktur ancak parti içinden ya da dışından birileri ya da okyanus
ötesinden bu yana bir kısım zevatın telkin ve tavsiyeleri Başbakanımızı
mücadele iradesinden müzakere iradesine doğru çekmiştir.
8-Devletin
hükümranlık haklarının ve alanının tartışılmayacağı, en azından tartışmanın bir
adabı ve edebi olduğu gerçeği dost düşman herkese anlayacakları bir dille
anlatılmalıdır.
9-Unutmayalım
ki 40 senedir terörü ve teröristi
besleyen ve terörü sektörleştiren, Ankara’da iç siyasette aktörlük yaparak
devletin dengeleri ile oyuncak gibi oynarken bugün Silivri’de hesap verenlere
yüzümüzü dönerek kazanacağımız hiçbir şey yoktur. Dolayısı ile çözüm Silivri
ile kucaklaşmakta değil milletin bir bütün olarak sesine kulak vermektedir.
Bu
millet ne badireler atlatmıştır. Yedi düvele karşı yüzlerce yıl savaşmıştır. Üçbuçuk
soysuzla baş edecek gücü elbette vardır. Ondan hiçbir şüphemiz yoktur. Umarız
akan kan devletin basireti ve dirayeti ile durur ve yetmişiki buçuk milleti üç
kıtada kardeşçe bir arada yaşatmasını başaran ecdadın torunları olarak Anadolu coğrafyasın
da bir bütün olarak bir arada yaşamaya devam ederiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder