9 Ocak 2013 Çarşamba

TERÖRLE MÜCADELEYE “EVET” MÜZAKEREYE MİLYON KERE “HAYIR”

          Son günlerde gündeme oturan İmralı, BDP ve PKK ile mücadelenin  yerini alan müzakere süreci karşısında susmak değil konuşmak zamanıdır düşüncesi ile aldım kalemi elime, belki yarınlarda elimize silah almak zorunda kalacağız ki gün günden kötü gelmekle süreç oraya doğru gitmekte gibi geliyor bana…  olur ya boynu kravatlı teröristler her gün TBMM de özgürce yeni ihanet nutukları atarken belki birileri de kapımı çalıp onlar yerine benim yakama yapışmaya kalkabilir kanun adına… olsun dün dedelerimiz kanıyla canıyla hayat verdiler bu mübarek vatana, bugün şehidlerimiz kanları ile sulamakta, elbette yarınlarda da bizler ve bizim çocuklarımız canları ve kanları ile bu bedeli ödemeye devam edeceklerdir. Aksi halde vatan vatan olmaktan çıkabilir ya da bu bedeli ödediklerini iddia edenler  kendileri için de bir vatan talebinde bulunabilirler. Nitekim bugün PKK nın yaptığı budur. Bu bedeli ödediği düşüncesi ile Türkiye Cumhuriyeti devletinden vatan talep etmekteler. Ben inanıyorum ki yapılacak müzakere bunun müzakeresidir.
            İşte tam da zamanıdır düşüncesi ile bir görev addederek düşüncelerimi ve endişelerimi ve tekliflerimi ilan ediyorum:
            -terörü ve akan kanı durdurmak gibi bir niyetle yapılması gereken teröristle müzakere değil muhatap kabul edilen kişi ya da kurumlarla mücadeleyi en üst düzeye çıkarmaktır.
            -dolayısı ile mücadeleye son verip müzakere masasına oturmaya kalkmak en asgari ifadesi ile gaflet olup neticede ihanetin en üst versiyonudur.
            -gelişmeler karşısında devlet, derhal devlet olmanın gereği olarak müzakere sürecinin imkansızlığını görerek mücadeleye hız vermelidir. Bu çerçevede:
            1-İhanet iradesinden beslenen terörle ve teröristle mücadelede tam bir seferberlik ilan edilmelidir.
            2-PKK nın meclisteki versiyonu olan BDP derhal kapatılmalı, BDP nin ve BDP de yönetici konumundaki tüm kadronun ve birinci derece akrabalarının malvarlıkları dondurulmalıdır.
            3-BDP ile irtibatını resmi ve gayrıresmi kesmeyen tüm kamu görevlileri görevden alınmalı ve malvarlıkları dondurulmalıdır. Haklarında aşağıdaki 5.maddeye göre işlem yapılmalıdır.
            4-Ülke içindeki ve dışındaki tüm terör ve terörist kampları yerle bir edilmeli bu operasyon bu kamplardaki hayat belirtisi yok olana kadar devam etmelidir.
            5-Bu icraatlarla ilgili olarak meclisten çıkarılması gereken kanunlar derhal çıkarılmalı ve yürürlüğe konmalıdır. Bu çerçevede idam cezası geri getirilmeli ve Abdullah Öcalan hakkınndaki idam cezası derhal infaz edilmelidir. Ve çıkarılacak yeni bir kanun ile devlete iltica eden, bilcümle cürümlerini ikrar ve itiraf eden ve gerçek manada pişman olduğunu açıkça ilan ve tövbe eden yurt içindeki ve dışındaki kürt vatandaşlarımız bu uygulamaların dışında tutulmak kayıt ve şartı ile dünden bugüne PKK terörü nedeniyle devletin ve milletin uğradığı maddi zarar ve şehidlerin kan bedeli PKK lı BDP li ve KCK lı ve DTK li hainlerin kendilerinden ve ailelerinin dondurulacak malvarlığından tahsil olunmalıdır.
            6-Doğu ve güneydoğu bölgemizdeki belli başlı aşiret reisleri ve kanaat önderlerinden oluşturulacak bir heyet ile gerekli görülen her türlü müzakereler başlatılmalı ve hatta bu heyet ile sürekli istişare halinde olunmalı vatandaşlarımızın her türlü dert sıkıntı ve talepleri hür ve müsbet bir ortamda tartışılmalı ve yerine getirilmelidir.
            7-İktidar partisi olan AKPARTİ içindeki PKK ağzı ile konuşan ve PKK nın ve BDP nin talepleri paralelinde tavır koyan ne kadar milletvekili var ise tamamı bu partiden ihraç edilmelidir. Sayın Başbakanımızın vatanseverliğinden zerrece şüphem yoktur ancak parti içinden ya da dışından birileri ya da okyanus ötesinden bu yana bir kısım zevatın telkin ve tavsiyeleri Başbakanımızı mücadele iradesinden müzakere iradesine doğru çekmiştir.
            8-Devletin hükümranlık haklarının ve alanının tartışılmayacağı, en azından tartışmanın bir adabı ve edebi olduğu gerçeği dost düşman herkese anlayacakları bir dille anlatılmalıdır.
            9-Unutmayalım ki 40 senedir  terörü ve teröristi besleyen ve terörü sektörleştiren, Ankara’da iç siyasette aktörlük yaparak devletin dengeleri ile oyuncak gibi oynarken bugün Silivri’de hesap verenlere yüzümüzü dönerek kazanacağımız hiçbir şey yoktur. Dolayısı ile çözüm Silivri ile kucaklaşmakta değil milletin bir bütün olarak sesine kulak vermektedir.
            Bu millet ne badireler atlatmıştır. Yedi düvele karşı yüzlerce yıl savaşmıştır. Üçbuçuk soysuzla baş edecek gücü elbette vardır. Ondan hiçbir şüphemiz yoktur. Umarız akan kan devletin basireti ve dirayeti ile durur ve yetmişiki buçuk milleti üç kıtada kardeşçe bir arada yaşatmasını başaran ecdadın torunları olarak Anadolu coğrafyasın da bir bütün olarak bir arada yaşamaya devam ederiz.

Hiç yorum yok: