11 Temmuz 2016 Pazartesi

DÜŞMANLIK VE DÜŞMANLAR



                Avrupa içlerinden ortaasyaya kadar Kırımdan Afrikaya kadar dünyanın nerede ise yarısında aynı sınırlar içinde ve aynı bayrak altında farklı inançlara ve ırklara mensup insanlar dostça kardeşçe yaşamakta idi yüzlerce yıldır. Adil bir yönetim altında sömürüsüz ve ayrımsız ve özgür.  Orta çağ Avrupasının kan emici eşkiyaları uzakdoğudan ipek yolundan bekledikleri verimi alamayınca Amerikaya el attılar ve milyonlarca yerliyi soykırım yaparak yok ettiler, ancak esir edemediler, koskoca Amerika kıtasını yağmaladılar, talan ettiler. Ancak burayı imar etmek lazımdı, işgücü lazımdı. Afrikanın kara derili mazlumlarını yine milyonlarcasını katlederek kalanlarını esir alıp Amerikada köleleştirdiler. Avrupa ise alt sınıf kabul ettiği insanların emeklerini sömürdü. Bunu tepkisi olarak Avrupada komünizm ortaya çıktı. Amerikada ise sığır çobanı ve hapishane kaçkınlarının kurduğu bir  beyaz imparatorluğu.
                Amerika ve Avrupada oluşan bu sömürge imparatorluklarının tüm dünyaya hakim olmasının  önünde en büyük engel  sadece adalete ve insan sevgisine dayalı yaşamakta olan Osmanlı İmparatorluğu idi. Yüz yıllık bir mücadelenin sonunda soktukları 1.dünya harbi ile Muhteşem Osmanlıyı tarihe gömdüler. Kukla bir cumhuriyet kurdular. Aynı vatan ve aynı bayrak altında yaşayan imparatorluğu oluşturan toplulukları milliyetçilik ve haçlı düşmanlığı ile ayrıştırdılar ve Osmanlı toprağı ile birlikte yürekleri de parça parça ettiler. Artık nerede ise büyük bir yarısının damarlarında Türk kanı olan Yunanlılar Türk düşmanı, aynı teba iken Bulgarlar, Sırplar, Ermeniler ve her ne hikmetse aynı dine mensup olduğumuz halde Araplar Türk düşmanı ve biz onlara düşman. Yalan yanlış düzmece kurgu olaylar ve tahrik ve provakasyonlar ile dünden bugüne sürekli düşmanlık icat ettiler ve icat ettikleri düşmanlıkları körüklediler. Yetmedi küçük Asyada Anadolu coğrafyasında Alevilik ve Sünnilik ayrılığı, o da yetmedi Türklük Kürtlük, o da yetmedi, bizi parti parti böldüler, dilim dilim dildiler. Sağcı, solcu yaptılar, laik antilaik diye böldüler. Cumhuriyetçi saltanatçı diye böldüler, Atatürkçü Atatürk düşmanı diye böldüler. Fenerbahçeli Galatasaraylı diye böldüler, yetmedi Trabzonsporlu Fenerbahçeli diye böldüler. Her alanda fanatik guruplar oluşturdular ve beslediler. Meydanlarda katlettiler, ve suçu birbirimize attılar.  İçimizde devşirme lejyonerler oluşturdular, onlarca yıl bizi onların eli ile idare ettiler. Ve hala o batı devşirmeleri ile karıştırmaya ve nefret büyütmeye devam ediyorlar. Ak parti düşmanıyız, gök parti düşmanıyız, halk parti düşmanıyız, cemaatler arası düşmanız, efendiler arası düşmanız, kapalı devre yaşayan tarikatler arasında düşmanız. Böylece sonuçta milletin ve ümmetin birliği sağlanamaz hale gelmiş gördüğünüz gibi. Hiç bir konuda görüş birliği içinde olamıyoruz. Görüş birliği içinde olmamayı ise düşmanlık olarak algılıyoruz. Oysa ki bu Anadolu gemisinin içindeyiz. Bu geminin batmasından kim kalır kim kurtulur. Allah korusun Irak Suriye karıştı mazlumları Türkiye’ye sığındı, Türkiye Irak veya Suriye gibi olur ise bu seksen milyon mazluma kucak açacak bir coğrafya var mıdır? Üç milyon Suriyeli kardeşimize kucak açmışız, keza bir milyon üzerinde Iraklı kardeşimize kucak açmışız, yine geçmişte bir milyona yakın Bulgaristandan gelen kardeşimize kucak açmışız, balkanlardan gelen tüm kardeşlerimize kucağımız açıktır. Yine orta asyadan Kırımdan tüm dünyadan gelen kardeşlerimize kucaklarımız açıktır. Hatta bugün Ermenistandan gelen ve kaçak çalışan  bir milyona yakın sözüm ona ezeli düşmanımız Ermenilere  kucağımız açık olduğu gibi geçmişten bugüne ırk ve din ayırımı olmaksızın Yahudiler başta olmak üzere her boydan ve soydan insanlara kucağımız açıktır. Ve bugünün gerçeği şudur ki Antalya’nın Alanya ilçesi bir Alman şehri gibi, Aydın’ın Kuşadası ilçesi bir Fransız yerleşim merkezi, Aydının Didim İlçesi bir İngiliz yerleşim yeri gibi olmuştur. Rakamlar yetkililerdedir ancak  binlerce İngiliz Alman ve Fransıza hem sürekli oturum  hem de vatandaşlık hakkı verilmiştir.  Şimdi bir devlet politikası olarak Suriyeli bir kısım kardeşlerimize yeniden vatandaşlık verilmesi karşısında bilir bilmez herkes kıyameti koparmaktadır. Yazıklar olsun. Aklımızı başımıza alalım. Düşmanı yanlış yerde arıyoruz. Düşman Iraklı veya Suriyeli veya başka bir bölgenin Müslüman Arabı değildir, asıl düşman bin yıldan beri bizi Anadoludan  yeniden orta asyaya sürmek ve Anadoluyu elimizden almak isteyen Vatikandır, Fransadır, Almanyadır, İngilteredir ve Amerikadır tabii. Ve bizim içimizdeki mevcut düşmanlığı da icat edenler ve besleyenler ve körükleyenler ve ateşleyenler de onlardır. Bunu anlayanlar var, anlamayanlar var. Ama anlayanlar anlamayanlara anlatsın lutfen. Türkiye devleti ve Milleti ile kime dost kime düşman olacağına ancak ve ancak kendisi karar verecektir. Kimse bizim dost ve düşmanlarımızın kimler olacağına karar veremez ve veremeyecektir.


Hiç yorum yok: