27 Kasım 2015 Cuma

EN BÜYÜK OLMAK VE EN BÜYÜKTEN KORKMAK


İnsanoğlu geçmişten bugüne dünyevi manada en büyük olmak gibi bir istek sahibidir. Bu istek öylesine güçlüdür ki başkalarının hak ve hukukuna tecavüz etmek pahasına, en büyük olmak için elinden gelen her çabayı gösterir. Bunu yaparken zamanın en büyüğü karşısında ise sinsi bir teslimiyet ve korku içindedir.
Tarihten günümüze insanlar değişik alanlarda en büyük olmak için türlü oyunlar ve mücadeleler içine girmiştir. İlk büyüklük taslayan gurur abidesi şeytandır. Ben ateşten yaratıldım, balçıktan yaratılmış Adem'den daha büyüğüm demiş ve asilerin ve günahkarların en büyüğü olarak kıyamete kadar büyüklüğünü de sürdürmektedir. Demek ki en büyük olmak tek başına yetmiyormuş. Şeytan da kendi alanında en büyüktür ve hatta sahip olduğu ilim ile de çok büyük ve güçlüdür ama sonuçta bütün insanlık aleminin nefret ve düşmanlığını kazanmış bir imaj sahibidir.
Etrafımıza bir bakalım, iş adamları, şirket ve işletme sahipleri, türlü alanlarda faaliyet gösteren insanlar hayatları pahasına en büyük olabilme derdindedir. Bu yolda rakiplerine ve ulaşabildikleri her türlü güce sahip ve hakim olabilmek için türlü planlar kurmakta ve hatta devlete dahi sahip olabilmek için işlerine gelen güçlerle ve devletlerle işbirliği yapmaktan da çekinmemektedir. Oysa ki devlet toplumun ortak mülkü ve gücüdür ve toplumun bütününe hitap eden ve elbette hükmeden bir güç merkezidir.
Hal böyle ilen insanoğlunun üzerinde bir an olsun düşünmeden ve tefekkür etmeden büyük olma, en büyük olma isteğinin ne kadar anlamsız ve beyhude olduğunu anlamamasını aklı selim bir insanın anlaması mümkün değil. Nedendir bu büyük olma, en büyük olma isteği. Düşünmeden tefekkür etmeden, sorgulamadan kayıtsız ve şartsız en büyük olmak istiyoruz. Ve hiç beklemediğimiz bir anda dünyanın en küçük varlığına bir mikrobuna yenilip toprak olup gitmiyor muyuz?
Dünyanın en büyük boksörü vardı, Casius Clay. “dünyada benden büyük yok” dedi. Gerçekten ondan büyük boksör yoktu. Dünya şampiyonu idi, yenilmez idi ama bu sözü söyledikten sonra ondan büyük biri ortaya çıktı ve onu yendi. Sonra insanoğlunun büyüklük taslamasının ne kadar boş ve anlamsız olduğunu müslüman olup Muhammed Ali adını aldıktan sonra öğrendi ve Allah ona yeniden dünya şampiyonluğunu nasip etti.
Bu kavga ve hengamede ise bir kısım insanlar dünyevi bir gücün önünde diz çöker ve o güce teslim olurlar. O güçten korkarlar. Büyüklük iddiasındaki insanlar ya da kurumlar ya da devletler önünde teslimiyet gösterirler. Korku ile eğilirler. Tabulaştırılmış bazı fikir akımları ise o tabunun arkasına dayanmış bir gurup insan tarafından idare edilir ve o tabunun gücü o gurup tarafından kullanılır. Mesela eski Sovyetler Birliğinde bir avuç komunist partili dünyanın nerede ise bir yarısının kaderini sol marksist komünist harekette odaklanan güç ile elinde tutuyordu. Bugün ülkemizde de gidip Anıtkabirde müslümanca el açıp Fatiha okumak yerine diz kırıp tapınma seremonileri yapanlar oluşturulmuş kemalizm arkasındaki güçler tarafından kullanılmaya hazır birer mankurtlardır. Cumhuriyetin kuruluşundan beri korkular ülkesi olmuşuz. Amerika'dan korkmuşuz, Rusya'dan korkmuşuz, batıdan korkmuşuz, doğudan korkmuşuz, şeriattan, komünizmden kormuşuz. Korka korka bugünlere gelmişiz.
Herkesin bildiği ancak gönülden kabul ve tasdik edemediği bir gerçeği burada tekrar etmek istiyorum. En büyük olma iddiasındaki her türlü beşerin bir ömrü vardır ve o vakit saat geldiğinde bir hiç olmaya yok olmaya mecbur ve mahkumdur. İnsanlar, hayvanlar, her türlü canlılar, binalar, şehirler ve devletler. Hepsinin bir ömrü vardır. Yaradanın verdiği ömür bittiğinde ya canlılıkları sona erecek ya da bir deprem ya da sel gelip alıp götürecektir. Dolayısı ile ne Amerika'dan ne Rusya'dan, ne falandan ne filandan korkmak bu millete de, Allaha iman etmiş bir müslümana da yakışmaz. Allah'tan değil de bir kişi ya da devletten daha çok korkmak şirktir, küfürdür ve ayrıca aptalca bir tavırdır. Korkunun ecele faydası yoktur. Orta Asya'dan at üstünde Avrupa içlerine kadar gelen göçebe ecdadımız eğer o günün büyükleri Çin'den Moğol'dan, Pers'ten, hıristiyan Roma ve Haçlı'dan korksalardı ve en büyük güce Allah'a teslim olmasalardı eğer bugünlere gelebilmek asla mümkün değildi.

En sözü ile başlayan olumlu ekler elbette güzeldir. Ama büyüklük dışında da enler vardır. En büyük olma hedefi insanoğlunu büyüten değil manada küçülten bir hedeftir. İnanan ve Allah'a iman eden bir insan mesleğinde en iyi olmayı hedeflemelidir. Bunun yanında yaşı itibarı ile en iyi evlat, en iyi kardeş, en iyi arkadaş, en iyi dost-sevgili ve eş, en iyi öğrenci, en iyi öğretmen, en iyi anne veya baba, en iyi komşu, en iyi vatandaş, en iyi asker, en iyi yoldaş, en iyi insan olmaktan daha iyi ne olabilir. Bu saydıklarımızı hedefleyen insana Allah dünyada ve ahirette gerçek güç, iktidar ve büyüklüğü mutlaka nasip edecektir. İnanacak ve bileceğiz ve en zor günümüzde dahi diyeceğiz ki: “Allah var, gam yok”     

Hiç yorum yok: