22 Mart 2016 Salı

DİNİN SUYUNU ÇIKARMAK

        Son zamanlarda artık sınırları zorlayan bir tv ve radyodan pazarlama faaliyeti aldı başını gidiyor. Malum olduğu üzere saç çıkarma ilacından, ucuz ve kaliteli bal ve her türlü kişisel eşya ve ihtiyaçların hatta tencere ve tavaların, türlü zayıflama aletlerinin kısaca aklınıza gelebilecek herşeyin internet ortamında pazarlandığını biliyoruz ve zamanla kanıksadık bile. Ancak son günlerde bu pazarlama faaliyeti namaz kıldıran seccadeden, ezan okuyan saatlere, kuran okuyan kol saatlerine, dini muhtelif kitaplara, bu arada dua kitaplarına, cevşen ve muskalara, sihir ve büyü kitaplarına kadar çok farklı bir alanı da işgal etti. Bir kucak sakalı ile olmadık yerlerde boy gösteren şovmenlikte Beyazıt Öztürk'ü bile geride bırakan bir namlı hocamız da bu kervana katıldı. Kendine ait Lalegül adında bir televizyon ve radyosu da olan bu zatı muhterem, çörek otu yağından, türlü dua kitaplarına, cevşenlere ve muskalara kadar pazarlamadığı bir şey kalmadı. Hırka-i Şerif ve Sakalı şerifin yıkandığı suları da her derde devadır diye pazarlayan bu zat bir yerde de Efendimizin kan ve idrarını içen sahabelerin de cehennem ateşinden kurtuldukları gibi bir iddiayı üstelik efendimize iftira atarak iddia etmiştir. Artık iş öyle bir hale geldi ki türlü tv kanallarında ipini koparan hocaefendi en etkileyici jest ve mimikleri ve şovları ve canlı bağlantıları ile marifetlerini gösterip din istismarcılığı ve tüccarlığı yapmaya devam ediyorlar.
         Öte yandan ise kedicikleri ile meşhur pehlivan kılıklı zat ta kendi televizyon kanalında her türlü dekolteli müritleri ile çok yakın tarihlerde yılbaşından yılbaşından TRT de en fazla birkaç dakikalığına gördüğümüz Nesrin Topkapı şovlarının çok daha uzun soluklu örneklerini cümle aleme göstermekte.
           Devletimizin Diyanet İşleri Başkanlığı adında bir kurumu ve başında bir başkanı var. Belki Türkiye'nin en büyük bütçeli ve kadrolu kamu kurumudur. Artık bir DİYANET TV miz bile var. Ancak dikkatle takip ettiğim halde Diyanet yetkililerinden bu üç kağıtçı ve istismarcı -tüccar tayfa ile ilgili en ufak bir yorum, tenkit ya da uyarı asla ve asla yapılmıyor. Oysa ki ben bekliyorum ki Diyanet İşleri Başkanlığı kamuoyunu bu konuda aydınlatmalı ve bu tip faaliyetlerin din dışı olduğunu ve dinen caiz olmadığını alenen ilan etmelidir. Bu konuda hazırladığım bu metni Diyanet İşleri Başkanlığı'na da göndereceğim. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın  yukarıda kısaca ifade ettiğim hususlarda;
          1-Tüm kamuoyuna ulaşacak bir  biçimde basın ve yayın araçları yolu ile din pazarlaması yapmanın fevkalade din dışı bir iş olduğunu ve periyodik aralıklarla ve açıkça ilan etmesini bekliyorum. İlan-reklam, radyo ve tv programları yolu ile özellikle dua kitabı, cevşen, muska, sihir ve büyü kitapları pazarlamanın fevkalade günah ve din dışı bir faaliyet olduğunu ilan etmelidir.
            2-Bır kısım nerede yetiştiği ya da yetiştirildiğini bilmediğimiz kişilerin kendilerine hoca efendi süsü vererek türlü vakıflar, dernekler veya tarikatlar başına geçerek ümmeti ve milleti yoldan çıkarmasına uygun yollardan acilen müdahale edilmelidir. 
                 3-Dini hayatımızın tanzimi ile ilgili olarak bütün tv ve radyo kanallarından günün belli bir saatinde ve beş dakika gibi kısa bir zaman diliminde aydınlatıcı kamu spotu yayını yapılmalıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuyu tanzim ve idare etmelidir. 
                Din de diğer fikirler ve düşünceler ve hayat tarzları gibi uygun bir dil ile tebliğ ve tanıtıma muhtaçtır. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana onlarca yıl dini hayatımız baskı ve kontrol altında tutulmuş, millet dini bilgilerden ve dini hayattan uzak bırakılmıştır. Şimdi ise yapılan bu pespaye yayın ve tanıtımlarla din dışında kalmış olanlar tamamen dinden uzaklaştırılırken dindar insanlarımız ise kandırılmakta, aldatılmakta, istismar edilmekte ve hatta dinden soğutulmaktadır. En son gördüğüm çirkin işlerden birisi de şudur ki; sezonluk umre devre mülklerimiz var, termal devre mülke gitmek istemezseniz umreye gidebileceksiniz, onlardan da istifade edebileceksiniz vaadi ile termal devremülkler pazarlanmakta ve umre düşkünü insanlarımız kandırılmaktadır.
              Son olarak diyorum ki; "haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan" ise bunca yalan yanlış söz, davranış ve hatta din dışı söylem karşısında susanlardan olmuş olmamak için tüm yetkililere ve bu satırları okuyan herkese sesleniyorum. Her sakallı dedemiz de değil, hoca da değil. Her hoca geçinenin ya da hoca sanılanın ya da hoca efendi denilenin sözlerine kapılıp gitmeyin. Yüce Allah'ın verdiği aklınızı kullanın. O Allah ki Kuran'da pek çok yerde bizlere "ey akıl sahipleri" diye hitap ederek söze başladı. Dolayısı ile aklı olmayanın dini de olmaz, aklını kullanmayanın da yolu yol olmaz. Gelin aklınızı kullanın, dünyanızı da ahiretinizi de berbat etmeyin. Ve ey yetkililer lutfen size verilen dini hayatımızı tanzim ve hizmet görevini layıkı ile yapın ve bu din tüccarlarına ve istismarcılarına alan bırakmayın. Onların seslerini ve soluklarını  kesin Allah rızası için.  Bu din tacirliğine, bu cinayete, bu ayağa düşmüş hale bir son verin ne olur......
             


1 yorum:

tuleyb dedi ki...

Harika bir yazı bunu google+da paylaştım