İnsanoğlunda binlerce yıldır bir putperestlik hastalığı
almış başını gidiyor. Onca peygamber, nebi, resul, kitap hiçbir şey bunun önüne
geçemedi. Nankör insanoğlu bir yaratıcı olduğunu bile bile illa ki kendine
başkaca putlar icat etti, onlara tabi oldu, onların ardından gitti ve binlerce
yıldır gitmeye devam etti. Hani bir Temel fıkrası vardır. Temel Amerika’da
siyah ve beyaz ayrımı nedeniyle isyan eder bir yerde. Ve “bırakın bu renk
ayrımını, farz edin ki hepiniz yeşilsiniz” deyip devam eder önündeki topluluğa.
“hadi bakalım açık yeşiller önden koyu yeşiller arkadan” Putçuluğa karşı
olanlar bile kendilerine bir put icat ediyorlar bilerek bilmeyerek. işte
putseverlik, puta bağımlılık böyle bir şey olmalı. Hıristiyan dünyası ikibin
yıla yakın zamandır çarmıha gerilmiş Hz.İsa’yı ve haçı putlaştırmış. İslam
dünyası ise Allah’a inandığı halde Allah’a ulaşma niyetiyle türlü putlar bulmuş kendine. İnsanoğlu bu takıntıdan ve hastalıktan kendini
kurtaramaz haldedir.
Bu putperestlik ve putseverlik sadece bizde değil pek çok
topluluk içinde de ruhları esir almış durumda. Avrupa ve Amerika’da değişik
dini ve sosyal akımlar tarikat yapılanması içinde kendisine bağımlı köleler
devşirmektedir. Bu yapıların başındaki kişiler kendi mensupları arasına
kattıkları insanların maddi varlıklarını
sömürmekte, onları kendi emelleri doğrultusunda kullanmaktadır. Ölmek ve
öldürmek dahil her türlü eylemlerde dahi bu putperest zavallılar
kullanılabilmektedir.
İslam dünyasında ise tarikatler ve şeyhler bu akımın
öncülüğünü yapmaktadır. Şeyhleri ve mürşit kabul ettikleri kişileri Allah’a
ulaşmak için en doğru aracı olarak inanan bazı insanlar maddi ve manevi tüm varlıklarını
bu kayıtsız şartsız biat ettikleri şeyhlerine veya mürşitlerine teslim
edebilmektedir.
Aynı şekilde özellikle az gelişmiş topluluklarda siyasi
liderlerin bazıları yaşayan tanrı gibi kendisine kayıtsız şartsız teslim
olunmakta, ona bağlılık herşeyin önünde gelmektedir. Bazı oluşumlar ise ölmüş
kişilerin ardından izinden gittikleri gerekçesi ile kendilerine başka türlü
putperestler devşirebilmektedir. Marksist, Leninist, Stalinist veya Maoist veya
bizde en bilineni ile Kemalist olmak gibi.
Siz hiç çağ açıp çağ kapatmış Fatih Sultan Mehmet’in
heykeli önünde saygı duruşu yapıldığını veya türbesine çiçekler konduğunu gördünüz
veya duydunuz mu? Elbette duymadık, görmedik ancak her gün Fatih Sultan
Mehmet’in türbesinde el açıp dua eden Fatihalar okuyan insanlar hiç azalmıyor.
Aylardır Diriliş Ertuğrul dizisini izliyoruz. Fakat ne Ertuğrulcu veya Osmancı
veya Anadolunun kapısını açan Alpaslancı olmayı hiç aklımızın ucundan bile
geçirmedik fakat her daim onları saygıyla andık ve Fatihalarımızı onlara hediye
ettik.
Kur’an’da Allah buyuruyor. “Allah'tan
başkasına tapanlara (ve putlarına) sövmeyin; sonra onlar da bilgisizce, düşmanca
Allah'a söverler.” Ne kadar doğru.
Onların putlarına dil uzattığımızda hemen bize sövmeye başlıyorlar. Bu nedenle
putseverlerin putlarına asla sövmemek lazım. Aksi halde savunmaya geçip
saldırmaya başlıyorlar.
Tekrar tekrar söylesek yazsak azdır ama
bir kez daha yazıyoruz söylüyoruz ki ölmüş veya yaşayan hiç bir isme, hiçbir
siyasi veya ideolojik lidere, siyasi veya dini nedenlerle kayıtsız ve şartsız
biat etmeyelim ve onun mankurtu haline gelmeyelim. Aksi halde onun yanlışlarını
doğru kabul etmeye başlarız, vardır bir bildiği deriz, onun temsil ettiği
topluluğu ve hatta ittifak halinde olduğu toplulukları sevimli ve gerekli
görmeye ve aklamaya başlarız. Onun düşünceleri ve tercihleri bizim hayatımıza
hakim olur. Fakat yaradan ahiret günü bizim hesabımızı bize, onların hesabını
onlara kesecektir. Şeytan dahi “ben kimseyi zorla peşime düşmeye zorlamadım,
herkes kendi isteği ve tercihi ile ardıma düştü” diyerek kendini aklayacaktır.
Ancak doğruya ve Hakka ulaşma kastı ile yanlış kişilerin ardına düşenlerin, ve
o kişilerin ardında ömrünü ve varlığını heba edenlerin vay haline!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder