21 Haziran 2013 Cuma

TAKSİM GEZİ OLAYLARI-TOPLUMSAL AYRIŞMA VE KARDEŞLİK HUKUKUMUZ

İstanbul'da Taksim Gezi Parkında yapılmak istenen düzenleme bahanesi ile  Taksim Meydanında başlayan olaylar 20 gün yoğun şekilde bir toplumsal direnişe dönüşmüşken, şiddet olayları yerini pasif direnişe bırakmış ise de henüz gergin ortam tam olarak atlatılmış değildir.
Olaylara değişik açılardan bakılabilir ve farklı değerlendirmeler yapılabilir. Ancak her ne açıdan bakılır ise bakılsın olayların toplumdaki kardeşlik hukukunu zedelememesi ve ayrışmaya neden olunmaması için her türlü gayret ve itina gösterilmeli ve kitle aklı selim ile düşünmeye davet edilmelidir.
Olayların bir yönü şudur ki az sayıda bir militan gurubu özellikle örgütsel hiyerarşi içinde dış bağlantıları yolu ile aldıkları emir ve talimatları uygulamakta ve taşaron olmanın gereğini yerine getirmektedir. Genel manada alanı boşaltan PKK nedeniyle batılı güçler devletin karşısına THKPC TKP-ML, TİKKO gibi marjinal ve illegal sol örgütleri sahaya sürmektedir. Haliyle bu örgütlerin militan kadroları değişik sivil toplum örgütlerine sızmış olup fevkalade eğitimli ve toplumsal olayları sevk ve idare edebilecek kabiliyette ve kapasitededir. Bu illegal örgütlenmelerin karşısında, istihbari faaliyetleri ihmal etmeden onların anladığı dilden başka dilde konuşmak mümkün değildir. Dolayısı ile şiddet ve polis kuvveti bu kesim için olmazsa olmaz bir mücadele metodudur.
Bu illegal örgütlerin arkasına ise bir kesim özellikle CHP siyaseten takılmış, ateşe benzin dökmekte olup toplumdaki bir kesim insanımız ise yine bu illegal örgütlerin ve basının fevkalade etkili propagandası ile AKP ve iktidar karşıtlığı, ve Atatürkçülük, laiklik elden gidiyor söylemleri ile ajite edilmiş ve bir anda kendilerini bu kalkışmanın ortasında bulmuşlardır.
Görüldüğü gibi direnen güçler fevkalade örgütlü biçimde sosyal medyayı da kullanarak sistematik bir biçimde hazırlanan taktiksel ve stratejik savaş harekatını sürdürmektedir. Toplumun değişik kesimleri tencere-tava çalmak, ışıkları söndürmek, ya da yakmak, meydanlarda şenlik havasında eğlenerek motive olmak, ya da duran adam figürleri ile dikkatleri çekmek, veya bir başka zamanda polisi taş ve sopalarla ve her türlü molotof ve sair silahlarla dövdükten sonra ertesi günü polise ya da özellikle jandarmaya gül vermek, veya benzer farklı eylemlerle kafaları bulandırmak, yalan ve düzmece haberlerle toplumu farklı biçimde ajite ederek ayrışma ve düşmanlığı körüklemek ve otoriteyi zayıflatmak bu örgütlerin çok kolaylıkla yapabildikleri şeylerdir. Yaşıyoruz ve görüyoruz.
Burada bizlere düşen ise nasıl ki bir anne ya da babanın her ne olursa olsun evladından vazgeçemeyeceği gibi bizim de milletimizin hiç bir ferdinden ya da kesiminden her ne sebeple olursa olsun vazgeçmememiz ve kardeşlik hukukunu her ne pahasına olursa olsun korumamız icap eder. Devlet dahi bu örgütsel yapıları çökertmenin ötesinde kitleyi kazanmak, en azından kaybetmemek için gerekli her türlü tedbiri almalıdır. Aksi halde düşman amacına ulaşmış, milleti bölmüş, parçalamış ve direncini kırmış olur ki buna asla mahal vermeyelim.
CHP nin siyaseten bu yıkıcı faaliyetleri beslediğini ve desteklediğini söyledik. MHP ise sokaklara dökülmese de farklı bir fırsatçılıkla sürekli "taksimde devletsin de güneydoğuda nesin" gibi kurnazca ve ajite edici sorular ve söylemlerle fiilen içlerinde olmasa da saha dışından otoriteye saldırmakla yanlış yapmaktadır kanaatimce. Unutmayalım ki otorite başımıza yıkılırsa altında sadece iktidar kalmaz, ne akı kalır ne gökü, ne chp si kalır ne mhp si. Bunu unutmamamız icap eder.
Yurt dışından ve içerden yapılan bu kirli propagandanın etkilerini ortadan kaldırmak için çok çalışmamız lazım. Her birimizin sosyal medyada facede veya twitter olsun listesinde aynı dünya görüşünü paylaşmadığı bir dünya tanıdığı tanımadığı arkadaşı var. Ayrıca her birimizin aile, okul ve iş çevresinden ve özel hayatından farklı düşünen, farkı değerlere inanan bir dünya insan var. Bir anda birbirimizden buz gibi soğuyuveriyoruz. Ben kendimden biliyorum. Bir anda düşman oluveriyoruz. Kalemini kırıveriyoruz. Ve yanlış yapıyoruz. Onun yerine sürekli bu örgütsel güçlerin yaptığı propaganda gibi duygu ve düşüncelerimizi en yakınlarımızla ve çevremizle nezaket ve kardeşlik hukuku çerçevesinde yılmadan, bıkmadan usanmadan paylaşmaya devam etmemiz lazımdır. Kinle ve nefretle, birbirimize hasmane bakmakla, dostlarımızı üzecek düşmanlarımızı ise güldüreceğiz. Ve sebep olduğumuz her türlü incinme, incitme ve kırılmadan biz şahsen sorumluyuz. Bunu asla unutmayalım.

Hiç yorum yok: