Bilindiği üzere, bilmediğimiz bir tarihte başlatılan bir inşaat bitirilmiş ve Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilmesi ile Çankaya Köşkü yerine cumhurbaşkanlığı makamı ve konutu AKSARAY denilen yeni binaya taşınmış, böylece cumhuriyetin kuruluşundan bu yana ÇANKAYA adı ile bilinen merkez devre dışı bırakılmıştır. Ne demişti Kemalettin Kamu: "ne örümcek ne yosun, ne mucize ne füsun, kabe arabın olsun, Çankaya bize yeter". Beyefendiler, Hanımefendiler; artık Çankaya bize yetmiyor...
Bu konu ile ilgili olarak özellikle CHP ve Pensilvanya merkezli muhalefete MHP de katılmıştır. Yeni cumhurbaşkanlığı konutunun bin odalı olduğu, padişah sarayı gibi olduğu, yapılanın israf olduğu gibi değişik gerekçeler ile karşı çıkılmaktadır. Cumhurbaşkanımız ise son açıklamalarından birinde yeni konutun bin odasının olmadığı, binyüz elli küsür odasının olduğunu söylemiştir. Cumhurbaşkanı ile yeni konutta görüşen Hülya Avşar ise konutta bir lüks görmediğini, hatta kendi evinin daha lüks sayılabileceği gibi sözler sarf etmiştir. Konu ile ilgili görüşlerimizi ifade etmek hem hakkımız, hem görevimizdir diye düşünüyorum.
Öncelikle bir soru sormak istiyorum. Çankaya Köşkü denince aklınıza elbette Ankara'daki eski Cumhurbaşkanlığı konutu geliyor biliyorum ancak Çankaya Köşkü denince köşkün girişi dışında hafızanızda canlanan bir yapı var mı? Varsa nasıl bir yapı diye sorsam; "evet hafızamda köşkün bina olarak görünüşü canlanıyor, tarif edemesem bile görünce tanıyabilirim" diyebilecek kaç kişi var acaba? Elbette benim gibi sizin de hafızanızda bir yapı biçimi canlanmıyor değil mi? Çünkü Çankaya milletimizin kalbinden yüreğinden beslenen bir merkez değildi. Her on kişiden en az beşi TOPKAPI SARAYI, ya da DOLMABAHÇE SARAYI, hatta ÇIRAĞAN SARAYI dendiğinde ya da resimleri gösterildiğinde hem resimlerinden tanıyacak hem de hafızasında canlandırabilecektir. Ancak Çankaya Köşkü için bu mümkün değildir. Fakat yeni AKSARAY özel ve farklı görüntüsü ile hafızalarımızda şimdiden yer etmiştir.
Şimdi bir de BEYAZ SARAY VE KREMLİN'i gözümüzün önüne getirelim. Gözümüzde canlandırabiliyoruz değil mi? Neden şimdiden silueti gözümüzün önünde bu kadar kısa zamanda yer edebilen Osmanlı-Selçuklu mimarisi ile inşa olunmuş AKSARAY gibi bir cumhurbaşkanlığı merkezimizin varlığından rahatsızlık duyuyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devletini küçük bir yarımada ve sömürge devleti gibi gören ve başlangıçta öyle dizayn eden batılı ülkeler Türkiye'nin böyle karizmatik bir merkeze sahip olmasından rahatsızlık duyuyor, ben bunu anlıyorum ancak içerdeki bir kısım insanımızın değişik gerekçelerle karın gurultusuna tutulmalarını anlamıyorum. Yapılan iyi şeylere karşı çıkmanın mantığını da anlamıyorum.
Söylemlerden birisi de şu; "maden ocaklarında hayat odası yok, AKSARAY'ın bin odası var". Şimdi şöyle bir soru sorsam cevabını bilen var mıdır? Aksaray'ın kaç odası olduğunu pek çabuk öğrendik te Çankaya'nın kaç odası var biliyor musunuz? Ya da Çankaya kaç katlıdır? Nasıl bir görünüşü vardır? Kare mi, dikdörtgen mi, iç bahçesi var mı, ya da müştemilatı var mıdır? Cevap yok değil mi? Bir meçhul köşk, hepsi bu.....Ve biz Aksaray'ın kaç oda olduğu ile ne kadar da çok ilgiliyiz.....Ve diyoruz ki büyük bir laf gibi; maden ocaklarının yaşam odası yok ama Aksaray'ın bin odası var öyle mi?... Ben de şöyle desem, bu milletin sırtında abası, ayağında belki donu dahi yoktu ama ÇANKAYA yine vardı, bunu neyle izah edecekler. Böyle bir mantıkla varabileceğimiz bir yer yoktur. Bu ülkede varlığı olanlar ve varlığı olamayanlar ya da az olanlar ve mahrumiyet içinde olanlar da vardır elbette, ancak varlığımız yokluğumuzdan daha fazla olmaya başlamıştır çok şükür. Devletin geleceği ve gücü ve vizyonu nedeniyle daha uzak ufuklara bakması ve daha büyük hesaplar yapmasından güzel ne olabilir? Ne lüzum vardı demek kadar büyük başka bir yobazlık var mıdır? Hiç unutmam Bülent Ecevit ilk birinci boğaz köprüsü kararı alındığında en büyük muhalefeti yapmıştı. " ne lüzumu var, bu köprüden zanginler arabaları ile geçecekler, benim fakir halkım ekmek bulamıyor" demişti. Aradan yıllar geçti, birinci köprü yapıldı yetmedi, ikinci köprüde yine CHP muhalefet etti, buna rağmen yapıldı. Yetmedi üçüncü köprüye muhalefet yine CHP den geliyor, tıpkı MARMARAY'a yaptığı muhalefet gibi. Tabii ben CHP nin muhalefetini anlıyorum. Onların işi odur. Anlamadığım aynı söylemlerle muhalefet eden MHP ve SAADET PARTİSİ zihniyetidir ki ben onlara teessüf ediyorum. Sırf siyasi muhalif olduğu için CHP paralelinde muhalefet yapmaktan çekinmeyen zevata teessüflerimi sunuyorum.
Bu konu ile ilgili olarak özellikle CHP ve Pensilvanya merkezli muhalefete MHP de katılmıştır. Yeni cumhurbaşkanlığı konutunun bin odalı olduğu, padişah sarayı gibi olduğu, yapılanın israf olduğu gibi değişik gerekçeler ile karşı çıkılmaktadır. Cumhurbaşkanımız ise son açıklamalarından birinde yeni konutun bin odasının olmadığı, binyüz elli küsür odasının olduğunu söylemiştir. Cumhurbaşkanı ile yeni konutta görüşen Hülya Avşar ise konutta bir lüks görmediğini, hatta kendi evinin daha lüks sayılabileceği gibi sözler sarf etmiştir. Konu ile ilgili görüşlerimizi ifade etmek hem hakkımız, hem görevimizdir diye düşünüyorum.
Öncelikle bir soru sormak istiyorum. Çankaya Köşkü denince aklınıza elbette Ankara'daki eski Cumhurbaşkanlığı konutu geliyor biliyorum ancak Çankaya Köşkü denince köşkün girişi dışında hafızanızda canlanan bir yapı var mı? Varsa nasıl bir yapı diye sorsam; "evet hafızamda köşkün bina olarak görünüşü canlanıyor, tarif edemesem bile görünce tanıyabilirim" diyebilecek kaç kişi var acaba? Elbette benim gibi sizin de hafızanızda bir yapı biçimi canlanmıyor değil mi? Çünkü Çankaya milletimizin kalbinden yüreğinden beslenen bir merkez değildi. Her on kişiden en az beşi TOPKAPI SARAYI, ya da DOLMABAHÇE SARAYI, hatta ÇIRAĞAN SARAYI dendiğinde ya da resimleri gösterildiğinde hem resimlerinden tanıyacak hem de hafızasında canlandırabilecektir. Ancak Çankaya Köşkü için bu mümkün değildir. Fakat yeni AKSARAY özel ve farklı görüntüsü ile hafızalarımızda şimdiden yer etmiştir.
Şimdi bir de BEYAZ SARAY VE KREMLİN'i gözümüzün önüne getirelim. Gözümüzde canlandırabiliyoruz değil mi? Neden şimdiden silueti gözümüzün önünde bu kadar kısa zamanda yer edebilen Osmanlı-Selçuklu mimarisi ile inşa olunmuş AKSARAY gibi bir cumhurbaşkanlığı merkezimizin varlığından rahatsızlık duyuyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devletini küçük bir yarımada ve sömürge devleti gibi gören ve başlangıçta öyle dizayn eden batılı ülkeler Türkiye'nin böyle karizmatik bir merkeze sahip olmasından rahatsızlık duyuyor, ben bunu anlıyorum ancak içerdeki bir kısım insanımızın değişik gerekçelerle karın gurultusuna tutulmalarını anlamıyorum. Yapılan iyi şeylere karşı çıkmanın mantığını da anlamıyorum.
Söylemlerden birisi de şu; "maden ocaklarında hayat odası yok, AKSARAY'ın bin odası var". Şimdi şöyle bir soru sorsam cevabını bilen var mıdır? Aksaray'ın kaç odası olduğunu pek çabuk öğrendik te Çankaya'nın kaç odası var biliyor musunuz? Ya da Çankaya kaç katlıdır? Nasıl bir görünüşü vardır? Kare mi, dikdörtgen mi, iç bahçesi var mı, ya da müştemilatı var mıdır? Cevap yok değil mi? Bir meçhul köşk, hepsi bu.....Ve biz Aksaray'ın kaç oda olduğu ile ne kadar da çok ilgiliyiz.....Ve diyoruz ki büyük bir laf gibi; maden ocaklarının yaşam odası yok ama Aksaray'ın bin odası var öyle mi?... Ben de şöyle desem, bu milletin sırtında abası, ayağında belki donu dahi yoktu ama ÇANKAYA yine vardı, bunu neyle izah edecekler. Böyle bir mantıkla varabileceğimiz bir yer yoktur. Bu ülkede varlığı olanlar ve varlığı olamayanlar ya da az olanlar ve mahrumiyet içinde olanlar da vardır elbette, ancak varlığımız yokluğumuzdan daha fazla olmaya başlamıştır çok şükür. Devletin geleceği ve gücü ve vizyonu nedeniyle daha uzak ufuklara bakması ve daha büyük hesaplar yapmasından güzel ne olabilir? Ne lüzum vardı demek kadar büyük başka bir yobazlık var mıdır? Hiç unutmam Bülent Ecevit ilk birinci boğaz köprüsü kararı alındığında en büyük muhalefeti yapmıştı. " ne lüzumu var, bu köprüden zanginler arabaları ile geçecekler, benim fakir halkım ekmek bulamıyor" demişti. Aradan yıllar geçti, birinci köprü yapıldı yetmedi, ikinci köprüde yine CHP muhalefet etti, buna rağmen yapıldı. Yetmedi üçüncü köprüye muhalefet yine CHP den geliyor, tıpkı MARMARAY'a yaptığı muhalefet gibi. Tabii ben CHP nin muhalefetini anlıyorum. Onların işi odur. Anlamadığım aynı söylemlerle muhalefet eden MHP ve SAADET PARTİSİ zihniyetidir ki ben onlara teessüf ediyorum. Sırf siyasi muhalif olduğu için CHP paralelinde muhalefet yapmaktan çekinmeyen zevata teessüflerimi sunuyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder