Anayasamızın
ilk maddelerinden Madde 3 – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle
bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli
kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı
"İstiklal Marşı"dır.
Başkenti
Ankara'dır.
Madde
4 – Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet
olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin
nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve
değiştirilmesi teklif edilemez.
Yıllardır
düşünür dururum. Zihnim tarihte gezer ve İstanbul Ankara
arasında gider gelir öylesine. Anadoludaki şehirleri
gezerim öylece. Konya, Kayseri, Niğde, Sivas, daha çok
Selçuklu'dan, Bursa, İstanbul, Edirne, Manisa ve Trabzon
Osmanlı'dan izler taşır. Ve bu şehirlerden Konya, Kayseri ve
Sivas Selçuklu'ya merkez olmuş, Söğüt'ten sonra Bursa, Edirne ve
İstanbul ise Osmanlı'ya merkez olmuştur.
Osmanlı
İmparatorluğu Kızıl elmayı hep batıda aramıştır. Söğüt
ilçesinden sonra başkent fethedilir fethedilmez Bursa olmuştur.
Ardından Edirne başkent yapılmıştır. İmparatorluk başkenti,
yani siyasi merkezini sürekli batıya doğru taşımaktadır. Yavuz
Sultan Selim'in hilafeti aldıktan sonra başkenti Kahire'ye
taşımaması çok ilginç değil midir? Devletimizin başkentinin
Bağdat, Şam, Kahire ya da Hicaz olması asla düşünülmemiştir.
Ama ben inanıyorum Fatih Sultan Mehmet Han zehirlenmeyip te ömrü
vefa etse idi ve Doğu Roma'dan sonra Batı Roma'yı da fethedebilse
idi devletimizin başkenti kesinlikle ROMA olacaktı. Ve ola ki
Viyana'yı fethedebilse idik başkentimiz VİYANA olmuştu.
İşte
emperyalist batı bizim batıya dönük bu hedeflerimizi bildiği
için belki dünyanın hiç bir yerinde ve anayasasında olmadığı
biçimde devletimizin başkentinin ANKARA olduğuna ilişkin maddeyi
anayasanın değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez
maddelerinden biri haline getirmiştir. Bu bir başka ifade ile şu
demektir: “otur oturduğun yerde”
Bilenler
bilir, Anadoluda meralarda değil de ekili arazi içinde hayvanların
bir bağlanma usulü vardır. Tarlanın bir başından hayvanı
beslemek için başlarsınız işleme. Elinizde ağaç veya demirden
bir kazık vardır, o demir kazığa biz zikke derdik. İpin uzunluğu
ölçüsünde ayarlama yapılır ve kazık veya zikke uygun bir yere
çakılır. Hayvan sadece ipinin erişebildiği mesafede otlayabilir,
daha uzağa gidemez. Günlük ya da yarım günlük kazığın yeri
değiştirilir, tarla bir baştan bir başa yaylıma açılmış
olur. İşte emperyalist batı Muhteşem Osmanlı'nın ruhunu
Anadolunun böğrüne yani Ankara'ya bir kazık çakarak bağlamış,
kırmızı çizgilerle sınırlarını çizmiş, o sınırlara tel
örgülerden öte mayınlar dahi döşemiş, bu küçük coğrafyaya
hapsetmiş, saltanat ve hilafet gücünü elinden almış ve adına
da TÜRKİYE CUMHURİYETİ demiştir.
Başkentin Ankara'dan batı
istikametinde olmak kaydı ile bir başka merkeze taşınması işte
bu bakımdan çok önemlidir. Başkent Kayseri'ye taşınamaz. Ama
batıya doğru her yere taşınabilir de bir söz vardır “yiğit
düştüğü yerden kalkar”. İşte bu söze paralel olarak olması
gereken kısaca şudur: anayasamızın degistirilemez maddelerinden
olan başkent ankara ile ilgili madde değiştirilmez olmaktan
çıkarılmalıdır. Başkentimiz Ankara'dan İstanbul'a
taşınmalıdır. bunun en kolay yolu şudur ki Kanal İstanbul ile
İstanbul Boğazı arasına yeterli arazi şimdiden tahsis
olunmalıdır. Yoksa İstanbul'da yeterli alan bulmak büyük
meseledir. Kanal İstanbul projesi tam hayata geçmeden uygun arazi
şimdiden tahsis olunur ve bu alana kısa zamanda devletin idare
merkezi rahatlıkla önümüzdeki zaman içinde inşa olunabilir.
Tahsis olunacak en az bin dönümlük bir alanda her türlü donanım
ve sığınakları, yeraltı tünel ve geçişleri, otopark ve
bahçeleri ve helikopter pistleri ile dünyanın en güzel, en
muhteşem ve en özel başkentini inşa etmek mümkündür. İnşa
olunacak başkent sadece Türkiye'nin değil bu milletin idealindeki
dünya devletinin başkenti olacaktır. Türkün yeni KIZIL ELMA'sı
işte budur, bu olmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder