29 Mayıs 2025 Perşembe

EVLENME-BOŞANMA-ZİNA

 

    Günümüzde ve toplumumuzda evlenmeler askı süresi dahi kaldırılarak kayden kolaylaşmış ise de boşanmalar adeta işkenceye dönüşmüş bir felaket halinde devam etmektedir. Burada birden çok anlaşılmaz çelişkiler vardır:

-Zina ve nikahsız yaşam meşru ve kolay iken yasal evlilik fevkalade zor çekilir bir kurum haline dönüştürülmüştür.

-Evlilikte hak ve borçlar ile ilgili yasal düzenlemeler karı-koca hak ve hukukunu içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir. Otoritenin olmadığı yerde anarşi vardır. Ailenin reisi kocadır maddesi ve karı kocanın çocuklar üzerindeki tedip hakkı yasadan çıkarılmış, aile başı ve sorumlusu olmayan bir ucubeye dönüştürülmüştür. Anne-baba ve çocuklarla ilgili velayet hakkına dair maddeler de anlaşılmaz hale getirilmiştir. Velayet hakkı babadan alınmış, baba ailenin reisi olmaktan çıkarılmış, aile başıbozuk bir anarşinin içine atılmıştır. Yeniden ailenin reisi kocadır maddesi geri getirilmeli, velayet babada olmalıdır. Adeta eş başkanlık gibi bir sistemle aileyi var etmek mümkün değildir.

Yapılan her yeni yasal değişiklik ve düzenleme vaziyeti daha da içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir. Özellikle İstanbul sözleşmesinden sonra çıkarılan 6284 sayılı kanun yürürlükten kaldırılmalıdır. Kocası hakkında uzaklaştırma kararı aldıran eş, polis koruması altında müşterek hanede zina dahi yapabilmektedir.

Boşanma davalarının beş-on yıl gibi bir zamana yayılması, davaların onca yargılamadan sonra  reddedilmesi, yeni dava açma şartları ve süresi gibi sorunlar yüzünden geçimsiz olan eşler aktif cinsel yaşamlarının çok büyük bir kısmını boşanma davasıyla uğraşmakla ve  serbest cinsel hayat yaşayarak geçirmektedir. Bu nedenlerle aile içinde uyum ve istikrar olmayınca, anne baba olmak, çocuk dünyaya getirmek te göze alınmaktan korkulan bir risk ve sorumluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenlerle özellikle boşanma ile ilgili boşanmayı kolaylaştırıcı,  evlenmeyi ve çocuk sahibi olmayı  teşvik edici yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Mevcut kanunlarımızdaki boşanma halinde ömür boyu nafaka gibi maddeler de kaldırılmalıdır. Şimdi evlenme ve boşanmayla ilgili tekliflerimizi ve gerekçelerini açıklayalım.

EVLENME:

1-Evlenmek isteyen taraflar için, bakanlığın açmış olduğu evlilik ve aile danışma merkezlerindeki uzmanların elinden haftanın altı günü toplam 12 saat evlenmede yasal, vicdani ve töresel hak ve sorumluluklara ilişkin eğitim şart koşulmalıdır. Ayrıca evlenmek isteyen tarafların yasal mal rejimi seçimleri mecbur tutulmalı, mehir veya başkaca tazminat gibi şartları da sözleşmeye dahil edilmeli,  noterde yaptıkları sözleşme evlendirme memuruna ibraz edilmeli, tarih ve sayısı evlenme kütüğüne şerh edilmelidir.

2-Evlenmek isteyen her ikisi 30 yaş altı taraflara beş yıldan evvel boşanmaları halinde günün değeri üzerinden geri alınmak şartı ile yarısı hibe, yarısı iki yıl sonra faizsiz geri ödemeli beşer yüz bin liralık yardım yapılmalıdır.

3-Evlenen çiftlerin ilk çocuklarında beşyüz bin, ikinci çocukta bir milyon, üçüncü çocukta birbuçuk milyon, dördüncü çocukta iki milyon gibi teşvik ve yardımlar yapılmalıdır. Geçmişte aile planlaması ve doğum kontrolünün sponsorluğunu yapan KOÇ holding gibi kurumlar elbette bu konularda sponsor olacaklardır. Aksi halde fabrikalarında çalışacak personeli bulmakta zorluk çekecekleri günler çok yakındır.

BOŞANMA:

Geçinmek istemeyen, boşanmak isteyen bir karı veya kocayı, hiçbir kanun gücü veya otorite zorla sırf nikahı var diye o kişiye karı veya koca olmaya zorlayamaz. Yürürlükteki kanun ve sistem serbest cinsel hayata, genelevlere, gizli ve açık fuhşa müdahale etmediği gibi adeta kolaylaştırmaya yönelik düzenlemeler yaparken evlilik ve boşanma konusundaki hassasiyetinin insanları özellikle nikahsız yaşamaya teşvik ettiğini görmemek için kör olmak lazımdır. Evli kadın ve erkeğin zinasının da suç sayılmaması bu hususu doğrulamaktadır. Taraflar boşanmak istiyor, ayrı yaşamaya başlıyor, ancak açılan dava yıllar sürüyor, boşanmanın mal, nafaka ve tazminata yönelik ayrıntıları davaları yıllarca uzatıyor, istinaf ve temyiz aşamalarını da nazara alırsak on yıla yaklaşan bir zaman boşanma davası ile geçiyor. Bir de reddedildiğini düşünün. Yeniden evlenmek te mümkün değil, ancak nikahsız yaşama hatta birden çok eşle nikahsız yaşama hiçbir yasal engel yok. Bu sonuç devlet eliyle taraflara yapılan bir zulüm ve işkencedir. Evlilik kurumunu yok etmeye yöneliktir. Evliliğin olamadığı yerde çocuk ta olmamaktadır. Olsa bile gayrimeşru çocuk aile yuvası ve  terbiyesinden mahrum büyümektedir. Açıklanan sebeplerle boşanma mevzuatı kökten değişmelidir. Kanun teklifimiz aşağıdadır:

Her ne sebeple olursa olsun boşanmak isteyen karı kocadan her biri dilediği zaman boşanma iradesini tek taraflı beyan ederek boşanma hakkına sahiptir.

Boşanmak isteyen erkek;

    Aile hekiminden aldığı rapor ile bir notere giderek beyan edeceği boşanma iradesini karısının adresine tebliğ eder.

    Boşanmak isteyen kadın aynı şekilde öncelikle hamile olmadığına ilişkin tıbbi rapor ve aile hekiminin vereceği rapor ile birlikte notere giderek boşanma iradesini kocasının adresine tebliğ eder.

        Tebliğ adreslerinde adres kayıt sistemindeki adresler esastır.

    Noter ihtarı ile boşanma kararını tebliğ eden taraf tebliğ şerhli boşanma iradesini yetkili aile mahkemesine bir dilekçe ekinde bildirir ve nüfusa bildirilmesini talep ve dava eder. Aile mahkemesi kadının davalı olduğu halde hamile olup olmadığını engeç onbeş gün içinde gerekir ise zabıta marifeti ile  rapor aldırdıktan sonra hamilelik sözkonusu değilse derhal tarafların boşanmalarının nüfusa tescilini bildirir. Hamilelik sözkonusuysa hamileliğin sonlanmasına kadar boşanmayı bekletir, boşanma iradesini tebliğ eden taraf fikrini değiştirmemiş ise doğum sonrası engeç 15 gün içinde boşanmanın tescilini nüfustan talep eder. Varsa müşterek çocukların velayetini yargılama sonunda değiştirebilmek şartıyla uygun olan tarafa verir. Eğer kadın aldığı hamile olmadığına dair rapor ile birlikte işlemi başlatmış ise Aile Mahkemesi bu durumda derhal boşanma kararını taraflara ve nüfusa tebliğ eder. Bu ön boşanma kararı itiraz ve istinafa kapalı kesin karardır. Ve yapılacak yargılama sonunda tarafların iddia ve savunmaları, taraflar arasındaki mal rejimi sözleşmesi, tarafların iddia ve savunmaları da nazara alınarak müşterek hayatın nafaka, tazminat ve mal rejimi yönünden tasfiyesine dair verilecek karar ile evlilik tasfiye edilmiş olur. Ancak eşlerden biri lehine verilecek tedbir ve yoksulluk nafakası, lehine nafaka hükmedilen eşin evlendiğinde kesilmesi şartı ile üç yılı geçemez. Müşterek çocukların velayeti ve diğer tarafla şahsi münasebet tesisi ile iştirak nafakası tarafların müracaatı ile mahkemenin yapacağı yargılama ile değiştirilebilir.

Böylece boşanma eğer hamilelik sözkonusu değilse engeç birbuçuk aylık bir süreçtir. Karı koca arasındaki mal, nafaka ve tazminat konuları ise ne kadar uzun sürerse sürsün boşanan tarafların kendilerine yeni bir hayat ve düzen kurmalarına engel olmayacaktır.

ZİNA

Zina ile ilgili T.C K. nda yeniden düzenleme yapılmalı, eşlerden her biri için zina suç haline getirilmelidir. En azından şikayete bağlı suç haline getirilmelidir. Evlilikte sadakat esastır. Zina aile hayatını dejenere etmekte, aile ve toplumdaki huzuru yok etmektedir. Ailede ve toplumun her kesiminde ve alanında zirai ve  sınai üretimde ahlak esas olmalı, keza siyasette, ticarette, kısaca her alanda ahlaksızlığa karşı pek ağır müeyyideler getirilmeli, eğitim müfredatında ahlak ve maneviyat konusunda ders saatleri olmalıdır.

Sağlıklı ailenin olmadığı bir toplumda huzur ve istikrar aramak beyhude bir çabadır. Anayasamızın 41. maddesinde de belirlendiği gibi "aile Türk toplumunun temelidir." Ancak kanunlarımız başta Anayasamız olmak üzere AB uyum yasaları sürecinde toplumun gerçekleri ve değerlerinden uzaklaşmış ve yabancılaşmıştır. Tamamen yerli ve milli bir anayasa ve devamında diğer yasal mevzuat huzur ve refahımız ve geleceğimiz için şarttır.

Hiç yorum yok: