Günümüzde ve toplumumuzda evlenmeler
askı süresi dahi kaldırılarak kayden kolaylaşmış ise de boşanmalar adeta
işkenceye dönüşmüş bir felaket halinde devam etmektedir. Burada birden çok
anlaşılmaz çelişkiler vardır:
-Zina ve nikahsız yaşam meşru ve
kolay iken yasal evlilik fevkalade zor çekilir bir kurum haline
dönüştürülmüştür.
-Evlilikte hak ve borçlar ile
ilgili yasal düzenlemeler karı-koca hak ve hukukunu içinden çıkılmaz bir hale
getirmiştir. Otoritenin olmadığı yerde anarşi vardır. Ailenin reisi kocadır
maddesi ve karı kocanın çocuklar üzerindeki tedip hakkı yasadan çıkarılmış,
aile başı ve sorumlusu olmayan bir ucubeye dönüştürülmüştür. Anne-baba ve
çocuklarla ilgili velayet hakkına dair maddeler de anlaşılmaz hale getirilmiştir.
Velayet hakkı babadan alınmış, baba ailenin reisi olmaktan çıkarılmış, aile
başıbozuk bir anarşinin içine atılmıştır. Yeniden ailenin reisi kocadır maddesi
geri getirilmeli, velayet babada olmalıdır. Adeta eş başkanlık gibi bir
sistemle aileyi var etmek mümkün değildir.
Yapılan her
yeni yasal değişiklik ve düzenleme vaziyeti daha da içinden çıkılmaz bir hale
getirmiştir. Özellikle İstanbul sözleşmesinden sonra çıkarılan 6284 sayılı
kanun yürürlükten kaldırılmalıdır. Kocası hakkında uzaklaştırma kararı aldıran
eş, polis koruması altında müşterek hanede zina dahi yapabilmektedir.
Boşanma
davalarının beş-on yıl gibi bir zamana yayılması, davaların onca yargılamadan
sonra reddedilmesi, yeni dava açma
şartları ve süresi gibi sorunlar yüzünden geçimsiz olan eşler aktif cinsel
yaşamlarının çok büyük bir kısmını boşanma davasıyla uğraşmakla ve serbest cinsel hayat yaşayarak geçirmektedir.
Bu nedenlerle aile içinde uyum ve istikrar olmayınca, anne baba olmak, çocuk
dünyaya getirmek te göze alınmaktan korkulan bir risk ve sorumluluk olarak
ortaya çıkmaktadır. Bu nedenlerle özellikle boşanma ile ilgili boşanmayı
kolaylaştırıcı, evlenmeyi ve çocuk
sahibi olmayı teşvik edici yasal
düzenlemeler yapılmalıdır. Mevcut kanunlarımızdaki boşanma halinde ömür boyu
nafaka gibi maddeler de kaldırılmalıdır. Şimdi evlenme ve boşanmayla ilgili
tekliflerimizi ve gerekçelerini açıklayalım.
EVLENME:
1-Evlenmek isteyen taraflar için,
bakanlığın açmış olduğu evlilik ve aile danışma merkezlerindeki uzmanların
elinden haftanın altı günü toplam 12 saat evlenmede yasal, vicdani ve töresel
hak ve sorumluluklara ilişkin eğitim şart koşulmalıdır. Ayrıca evlenmek isteyen
tarafların yasal mal rejimi seçimleri mecbur tutulmalı, mehir veya başkaca
tazminat gibi şartları da sözleşmeye dahil edilmeli, noterde yaptıkları sözleşme evlendirme
memuruna ibraz edilmeli, tarih ve sayısı evlenme kütüğüne şerh edilmelidir.
2-Evlenmek isteyen her ikisi 30
yaş altı taraflara beş yıldan evvel boşanmaları halinde günün değeri üzerinden
geri alınmak şartı ile yarısı hibe, yarısı iki yıl sonra faizsiz geri ödemeli
beşer yüz bin liralık yardım yapılmalıdır.
3-Evlenen çiftlerin ilk
çocuklarında beşyüz bin, ikinci çocukta bir milyon, üçüncü çocukta birbuçuk
milyon, dördüncü çocukta iki milyon gibi teşvik ve yardımlar yapılmalıdır.
Geçmişte aile planlaması ve doğum kontrolünün sponsorluğunu yapan KOÇ holding
gibi kurumlar elbette bu konularda sponsor olacaklardır. Aksi halde
fabrikalarında çalışacak personeli bulmakta zorluk çekecekleri günler çok
yakındır.
BOŞANMA:
Geçinmek
istemeyen, boşanmak isteyen bir karı veya kocayı, hiçbir kanun gücü veya
otorite zorla sırf nikahı var diye o kişiye karı veya koca olmaya zorlayamaz.
Yürürlükteki kanun ve sistem serbest cinsel hayata, genelevlere, gizli ve açık
fuhşa müdahale etmediği gibi adeta kolaylaştırmaya yönelik düzenlemeler
yaparken evlilik ve boşanma konusundaki hassasiyetinin insanları özellikle
nikahsız yaşamaya teşvik ettiğini görmemek için kör olmak lazımdır. Evli kadın
ve erkeğin zinasının da suç sayılmaması bu hususu doğrulamaktadır. Taraflar
boşanmak istiyor, ayrı yaşamaya başlıyor, ancak açılan dava yıllar sürüyor,
boşanmanın mal, nafaka ve tazminata yönelik ayrıntıları davaları yıllarca
uzatıyor, istinaf ve temyiz aşamalarını da nazara alırsak on yıla yaklaşan bir
zaman boşanma davası ile geçiyor. Bir de reddedildiğini düşünün. Yeniden
evlenmek te mümkün değil, ancak nikahsız yaşama hatta birden çok eşle nikahsız
yaşama hiçbir yasal engel yok. Bu sonuç devlet eliyle taraflara yapılan bir
zulüm ve işkencedir. Evlilik kurumunu yok etmeye yöneliktir. Evliliğin
olamadığı yerde çocuk ta olmamaktadır. Olsa bile gayrimeşru çocuk aile yuvası
ve terbiyesinden mahrum büyümektedir.
Açıklanan sebeplerle boşanma mevzuatı kökten değişmelidir. Kanun teklifimiz
aşağıdadır:
Her ne sebeple
olursa olsun boşanmak isteyen karı kocadan her biri dilediği zaman boşanma
iradesini tek taraflı beyan ederek boşanma hakkına sahiptir.
Boşanmak isteyen erkek;
Aile hekiminden aldığı rapor ile bir notere giderek beyan edeceği boşanma iradesini karısının adresine tebliğ eder.
Boşanmak isteyen kadın aynı şekilde öncelikle hamile olmadığına ilişkin tıbbi rapor ve aile hekiminin vereceği rapor ile birlikte notere giderek boşanma iradesini kocasının adresine tebliğ eder.
Tebliğ adreslerinde adres kayıt sistemindeki adresler esastır.
Noter ihtarı ile boşanma kararını tebliğ eden taraf tebliğ şerhli boşanma iradesini yetkili aile mahkemesine bir dilekçe ekinde bildirir ve nüfusa bildirilmesini talep ve dava eder. Aile mahkemesi kadının davalı olduğu halde hamile olup olmadığını engeç onbeş gün içinde gerekir ise zabıta marifeti ile rapor aldırdıktan sonra hamilelik sözkonusu değilse derhal tarafların boşanmalarının nüfusa tescilini bildirir. Hamilelik sözkonusuysa hamileliğin sonlanmasına kadar boşanmayı bekletir, boşanma iradesini tebliğ eden taraf fikrini değiştirmemiş ise doğum sonrası engeç 15 gün içinde boşanmanın tescilini nüfustan talep eder. Varsa müşterek çocukların velayetini yargılama sonunda değiştirebilmek şartıyla uygun olan tarafa verir. Eğer kadın aldığı hamile olmadığına dair rapor ile birlikte işlemi başlatmış ise Aile Mahkemesi bu durumda derhal boşanma kararını taraflara ve nüfusa tebliğ eder. Bu ön boşanma kararı itiraz ve istinafa kapalı kesin karardır. Ve yapılacak yargılama sonunda tarafların iddia ve savunmaları, taraflar arasındaki mal rejimi sözleşmesi, tarafların iddia ve savunmaları da nazara alınarak müşterek hayatın nafaka, tazminat ve mal rejimi yönünden tasfiyesine dair verilecek karar ile evlilik tasfiye edilmiş olur. Ancak eşlerden biri lehine verilecek tedbir ve yoksulluk nafakası, lehine nafaka hükmedilen eşin evlendiğinde kesilmesi şartı ile üç yılı geçemez. Müşterek çocukların velayeti ve diğer tarafla şahsi münasebet tesisi ile iştirak nafakası tarafların müracaatı ile mahkemenin yapacağı yargılama ile değiştirilebilir.
Böylece boşanma eğer hamilelik sözkonusu değilse engeç birbuçuk aylık bir süreçtir. Karı koca arasındaki mal, nafaka ve tazminat konuları ise ne kadar uzun sürerse sürsün boşanan tarafların kendilerine yeni bir hayat ve düzen kurmalarına engel olmayacaktır.
ZİNA
Zina ile
ilgili T.C K. nda yeniden düzenleme yapılmalı, eşlerden her biri için zina suç
haline getirilmelidir. En azından şikayete bağlı suç haline getirilmelidir. Evlilikte
sadakat esastır. Zina aile hayatını dejenere etmekte, aile ve toplumdaki huzuru
yok etmektedir. Ailede ve toplumun her kesiminde ve alanında zirai ve sınai üretimde ahlak esas olmalı, keza
siyasette, ticarette, kısaca her alanda ahlaksızlığa karşı pek ağır müeyyideler
getirilmeli, eğitim müfredatında ahlak ve maneviyat konusunda ders saatleri
olmalıdır.
Sağlıklı ailenin olmadığı bir toplumda huzur ve istikrar aramak beyhude bir çabadır. Anayasamızın 41. maddesinde de belirlendiği gibi "aile Türk toplumunun temelidir." Ancak kanunlarımız başta Anayasamız olmak üzere AB uyum yasaları sürecinde toplumun gerçekleri ve değerlerinden uzaklaşmış ve yabancılaşmıştır. Tamamen yerli ve milli bir anayasa ve devamında diğer yasal mevzuat huzur ve refahımız ve geleceğimiz için şarttır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder