Çok uzun bir zamandır değişik
ortamlarda Türkiye’nin sınırları dışında var olma mücadelesini gereksiz ve
anlamsız bulan özellikle Türkçülük ve Milliyetçilik adına hareket ettiğini
zanneden dirayetsiz ve kifayetsiz birileri ortaya çıkmaktadır. Hem Türkçü hem
milliyetçi bir kimliğe sahip olacaksınız, devletçi olacaksınız, hem de
Türkiye’nin sınırları dışında var olma mücadelesine karşı çıkacaksınız. Bu
fevkalade trajik ve psikosomatik bir durumdur. Böyle bir gaflet ve takıntı
içinde olanlara acımamak mümkün değildir. Bu düşüncede olanlar şu soruları
soruyorlar:
-Türkiye’nin
Suriye’de ne işi var?
-Türkiye’nin
Irak’ta, Filistin’de ne işi var?
-Türkiye’nin
Libya’da, Somali’de, Afrika’da ne işi var?
-Kısaca
“Türkiye’nin Türkiye dışında ne işi var” sorusunu sorarken, Türkiye’nin
özellikle Doğu Türkistan ve Kırım Türkleriyle yeterince ilgilenmediğini de
iddia ediyorlar. Öncelikle bu sorularıyla bu iddiaları birbiriyle
çelişmektedir. Çünkü Türkiye’nin gerçek sınırları haritada görünen kırmızı
çizgilerle çizilmiş sınırlar değildir. Bir başka ifade ile Türkler tarihin
hiçbir döneminde kendilerine çizilen sınırlar içine asla hapsolmamışlardır.
Bugün de Türk milletini yüz yıl evvel çizilmiş sınırlar içine hapsetmeye
kimsenin hakkı ve haddi olamaz. Yakın tarihimizden bir misal vermek istiyorum:
Yunanistan
400 yıl Osmanlı hakimiyetinde kaldıktan sonra 1830 da küçük bir devlet olarak
kurulmuştur. İstanbul 1453 te Trabzon 1461 de fethedilmiştir. Yunanistan ile
aynı yıllarda fethedilmiştir. Fakat Yunanistan 1453 te fethedilmiş İstanbul’dan
ve 1461 de fethedilmiş Trabzon’dan ve Pontus hayalinden asla vazgeçmemiştir.
Yine İzmir Emir Çakabey tarafından 1081 de Türk toprağı haline getirildiğinde
ortada bir Yunanistan bile yoktur. Fakat Yunanistan dünden bugüne burnumuzun
dibindeki adalar ve Türk nüfusunun var olduğu Batı Trakya yetmemiş gibi İzmir,
İstanbul, Kıbrıs ve Trabzon’un hayali ile yetiştirmektedir nesillerini. Yunanistan
10.8 milyon olan İstanbul’dan az ve azalmaya devam eden nüfusu ile bu hayali
yaşatmaya devam etmektedir. Her 19 mayısı Pontus soykırım günü olarak kutladığı
gibi Trabzon’un fethi olan her 15 ağustosta Fener Rum Patriğini Sümela’da ayin
yapmaktadır. Türkiye’nin sınırları ötesinde ne işi var diyenler Yunanistan’ın
bu hayallerinden haberdar mıdır?
Özellikle
son yüz yıldır dünya haritasının yeniden çizilmesinde, savaşların ve geçici
barışın inşasında baş rolde olan Amerika ve İngiltere liderliğindeki haçlı
cephesi uzak doğudan Afrika’ya ve orta doğuya kadar dünyanın her yerinde adeta
dünyanın yegane hakimi gibi hareket etmektedir. Amerika’nın Suriye’de, Irak’ta,
Yunanistan’da, Balkanlarda ve Avrupa’da ve hatta dünyanın her bir noktasında ne
işi var sorusunu hiç sormayı aklımıza getirebiliyor muyuz?
Aynı
şekilde Rusya’nın ve Çin’in sınırlarının ötesinde ne işi olabileceğini hiç
sorguluyor muyuz?
Türkiye’nin
Türkiye sınırları dışındaki varlığından rahatsız olanların, Türkiye’nin
kimsenin bir karış toprağında gözü yoktur diyenlerin ve buna inananların
referans aldıkları söylem “yurtta sulh,
cihanda sulh” söylemidir. Ancak unutmayalım ki Atatürk bu sözü söylemeden
öncesinde ve sonrasında ne yurtta ne de cihanda sulh asla gerçekleşmemiştir. Bu
söylem ise “yurtta sus, cihanda sus” şeklinde hayata geçmiştir. Dolayısı ile
Türk’ün geçmişte ayak bastığı, kanıyla suladığı her toprak parçası Adriyatikten
Çin seddine Türkün ebedi vatanıdır ve her Türkün hayalinde bu toprakları
yeniden vatan yapmak düşüncesi yaşamaktadır ve yaşamalıdır. Gözümüz ve gönlümüz
ufuklarda ve uzaklarda olmaz ise hapsedildiğimiz sınırlar içinde bölme ve
bölünme planlarının bir parçası ve ögesi olmaktan asla kurtulamayız. Öyle ise
yurtta ve cihanda sulhun yaşatılması susmakla değil savaşmakla
gerçekleşecektir. Türk’ün ulaştığı her kızıl elma gelecek kızıl elmaların
müjdecisidir. Türk; Türk Birliğini, devamında İslam birliğini ve devamında tüm
dünya insanlığını Barış ve huzur içinde yaşatacağı tek dünya devletini inşa
edene kadar asla durmayacaktır, durmamalıdır. Türk Dünyası, İslam dünyası ve
mazlum tüm insanlık bu bekleyiş ve umutla yaşamaktadır. Her Türk’ün hayali ve
ideali Türk’ün hakimiyetindeki dünya devleti olmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder