Yaz olsun, kış olsun, dört mevsim ve ülkemizin dört bir yanında, her köşesinde ramazan ayında ramazan davulu çalınır. Davulcu bahşiş toplar, maniler söylenir, büyük merkezlerde davul çalma işi ihale ile verilir. Davul çalma işini genelde roman kardeşlerimiz yaparlar. Ama her kim yaparsa yapsın, bu coğrafyada Ramazan ayında geceleri sahurda davul çalmak ayrı bir gelenek ve güzel bir adet olarak bugünlere kadar yaşamış, yaşatılmıştır. Ancak Osmanlıdan cumhuriyete, tek partiden çok partiye, 27 mayıslardan 12 eylüllere ve 28 şubatlara pek çok süreç yaşanmıştır ama müslim gayrimüslim, kemalist ya da komünist ya da ateist bir Allahın kulu kalkıp ta ramazan davuluna ve davulcusuna kem söz söylememişken Malatya'da küçük bir beldede bir ailenin Ramazan davulcusunu uykumdan uyandırıyorsun diye dövmesi ve ardından da yaşanan olayları olduğu gibi müslümanlara fatura etmesi kadar büyük başka bir alçaklık düşünülemez. Evet bazı semtlerde belki ezan bile rahatsızlık konusu olabilmiş, özellikle sabah ezanlarının bazı vatandaşlarıızı rahatsız ettiği alçak sesle konuşulmuş ise de yukarıda da belirttiğim gibi şimdiye kadar resmi gayriresmi, müslüman ya da azınlık hiç bir kiş ya da topluluk "nedir bu geceyarısından sonra uykunun en tatlı zamanında bir ay boyunca davul çalma saçmalığı" deme esaretini göstermediği gibi sadece işini yapan davulcuya saldırma küstahlığında da bulunmamışken geldiğimiz noktada yaşanan olay fevkalade çirkin, ayıp ve bir o kadar da şeytani bir tavırdır. Evet böylesi bir şey şeytanın bile aklına gelmezdi.
Elbette olayın bir de bir başka yönü şudur ki geçmiş bir yazımızda da konu etmiştik. Aleviliği ayrı bir din gibi lanse etmek isteyen dinsizlerin oluşturdukları gündemin bazı vatandaşlarımızı böylesi saçma sapan protestolara sürüklemesi kaçınılmazdır. Toplumda kin ve nefret tohumları ekmek isteyenlere Allah fırsat vermesin ve kahretsin. şimdi bu yazdıklarımdan yeni farklı ve olusuz yorumlar çıkarmak ta mümkün olabilir. Yeniden açık ve net olarak belirtiyorum ki kimsenin ne ramazanı, ne orucu, ne namazı ne de inancı günümüz Türkiyesinde kimseyi ilgilendirmez ve ilgilendirmiyor da. Ancak bu şeytani yaklaşım, kışkırtma ve provokasyonlar sonunda bazı mahallelerde benzer protestoların oluşması kuvvetle muhtemeldir. bazı mahallelerde Ramazan davulu ve davulcusu istenmeyecek ve dövülecek, bazı mahallelerde ise ezan Avrupada olduğu gibi sadece cami içinde okunması, minareden ses verilmemesi gibi istekler gelecektir bu saçmalıkların peşinden. Burası müslüman mahallesidir ancak, salyangoz satıcıları salyangoz satmak isteyeceklerdir. Fakat şurası bilinmelidir ki müslüman mahallesinde dileyen bir tenhada salyangoz yiyebilir ama salyangoz satamaz. Sattırmayız müsadenizle.
Bu hassas konuda daha fazla yazıp kimseyi incitmek istemem ancak bütün dinlere ve anlayışlara ve etnik yapılara nasıl bir saygı içinde bugünlere geldiğimizi her vicdan sahibi bilir. Aynı saygıyı islami değerlere sahip olmayan ancak bu ülkede yaşayan tüm topluluklardan beklemek biz müslümanların hakkıdır. Senede bir ay ramazan davulunun sesinden rahatsız olmak gibi bir saplantı içine girmek bu ülkeye bir fayda sağlamaz. Ramazan davulu ve davulcusu yüzlerce yıldır bizim kültürümüzün ve inancımızın ayrılmaz bir parçası ve Ramazan ayının en önemli sembollerinden biri olmuştur. Dolayısı ile Mübarek Ramazan ayında davul da olacaktır, davulcu da, davulun tokmağı da. Son cümlemiz bazılarını incitse de şudur ki;
"Ramazan davulunun sesini kesmek isteyenler, tokmağın başlarında patlayacağını da bilmeli ona göre davranmalıdır. "
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder