4 Ağustos 2012 Cumartesi

YENİ ANAYASAMIZDA KIRMIZI ÇİZGİ

Yeni anayasamızın kırmızı çizgileri belirlenmelidir. Herşeyi kısıtlayan, çok ayrıntılı kısıtlamalar içeren bir anayasa çağdaş ve toplum ihtiyaçlarına cevap verecek bir anayasa olamaz.
Yeni anayasaya “anadilde eğitim” gibi bir madde koymak PKK nın ihanetinden daha büyük bir ihanettir. Anayasada etnik olarak asla KÜRT lafzı olmamalıdır. Bu devletin her dine ve etnik köke mensup vatandaşları devletin müşterek değerlerine, İstiklal Marşı dahil her türlü kutsallarına saygı duymak zorundadır. Bu anayasal bir görevdir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kimliğini taşıyan her etnik ve dini gurupların dil ve dinleri ile kültürel hakları anayasanın güvencesi altındadır. Ancak resmi dil Türkçedir. Devlet dil ve din eğitimi ile ilgili olarak talep halinde her türlü tedbiri alır ancak “resmi dil ve eğitim dili Türkçedir” maddesi değiştirilemez maddelerden olmalıdır. Bu gün Almanyada bile gıkı çıkmadan Alman vatandaşı olabilmek için çatır çatır almanca öğrenmek için gecesini gündüzüne katanlar neden anadil türküsünü Almanyada söylemiyorlar?.....
Sivil resmi tüm görevliler, büyükler küçükler, tüm farklı etnik ve dini kimlik taşıyan TC vatandaşlarının bu ülkede insanca ve eşitçe yaşamak için olmazsa olmaz uyması gerekenlerin başında gelenler:
-eğitim dili ve resmi dil Türkçeyi öğrenmek,
-Türkiye cumhuriyeti devleti vatandaşı olmayı bir onur saymak,
-istiklal marşımıza saygı duymak olduğunu bilmeliler ve ona göre davranmalıdırlar.
-her kişinin ve topluluğun dini, etnik ve kültürel değerleri anayasal teminat altındadır.
-istisnasız her T.C vatandaşının mal, can ve namusu ile eşit şartlarda seyahat, çalışma, eğitim alma, ve hayatını idame ettirme noktasında her türlü hakları anayasa koruması altındadır.
-her Türk vatandaşı, dini ya da etnik kimliği ne olursa olsun T.C devletinin eşit haklara sahip vatandaşlarıdır. Kimseye dini, dili ya da etnik kökeni nedeniyle ayrıcalık tanınmaz tanınamaz.
            Her ne söylersek söyleyelim dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz. PKK ağzı ile konuşan ve PKK ağzı ile politika yapanlar ülke genelinde Kürtler için özellikle ana dilde eğitim ve bölgesel otonomi ve hatta daha da ileri giderek bağımsız Kürdistan taleplerini dile getirdikleri gibi Kürtler için ülke genelinde talep ettikleri yasal ve sosyal hakları ülkemiz sınırları içindeki güneydoğu bölgesinde Türklere hatta PKK ya teslim olmamış kürde bile vermemektedir. Doğu ve güneydoğu etnik bir arındırma operasyonuna tabidir. Doğu ve güneydoğu bölgemiz Türklerden ve Kürtlerden de arındırılmaktadır. Ve muhtemeldir ki bu planın arkasında İsrail vardır. İsrail’in arz’ı mev’ut ideali vardır. Bizim din kardeşimiz ve öz kardeşimiz olarak bağrımıza bastığımız Kürtlerin bir kısmı PKK ve onun legal uzantısı BDP nin önderliğinde hem devlete hem millete hem de kendilerine ihanet etmektedir. Ancak her ne olursa olsun bugüne kadar illegal çizgide bir politika izleyen ayrılıkçı bölücü kürt hareketine yani anayasamızda yasal bir koruma vermek ülkenin bölünme sürecini başlatacak bir gaflet, hatta ihanet olacaktır. O bakımdan ne pahasına olursa olsun Anayasamızda Türk ve Türkiyeli tabirleri dışında hiçbir etnik kimliğin ne adı ne de dili zikredilerek bir ayrıcalık vermemelidir. Hatta PKK ile organik ve duygusal bağ içinde olduğu sabit olan her türlü parti, örgüt ve örgütlenmeler BDP dahil derhal kapatılıp tasfiye edilmeli ve yöneticileri hakkında PKK yandaşlığından yasal işlem başlatılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin birliğine ve bütünlüğüne saygı duymayan hiçbir siyasi, dini ya da sosyal faaliyete asla izin verilemez ve verilmemelidir.

Hiç yorum yok: