Soba, mangal, çömlek, çanak
Kızıl arı, karasinek,
Tek boynuzlu uyuz inek
Bir bildiri yayınladı...
Kırk yıllık arsız kediler
'Asar-keseriz' dediler
İkiler, dörtler yediler
Bir bildiri yayınladı...
Sağa çatan, sola çatan
Nutuk çekip göbek atan
Arsız Agop, köksüz Vartan
Bir bildiri yayınladı...
Kızıl arı, karasinek,
Tek boynuzlu uyuz inek
Bir bildiri yayınladı...
Kırk yıllık arsız kediler
'Asar-keseriz' dediler
İkiler, dörtler yediler
Bir bildiri yayınladı...
Sağa çatan, sola çatan
Nutuk çekip göbek atan
Arsız Agop, köksüz Vartan
Bir bildiri yayınladı...
Uludere köyündeki malum üzücü ve hala nasıl ve neden olduğu çözülemeyen olay sonrasında sanki olay gerçekleşmezden evvel hazırlanmış senaryonun oynanmasına gün be gün devam edilmektedir. Protestolar , açıklamalar, saldırılar bir türlü hız kesmemektedir. Ne Başbakanın ne Cumhurbaşkanının olayla ilgili açıklamaları, ne de taziyeler ve özür dilemeler hiç birşey protestoları azaltmamış aksine her geçen gün sanki birileri bir yerden bir düğmeye basmış gibi hiç akla gelmeyen isimler dahi aynı koroya dahil olarak protestolarına devam etmektedir. Tarihte türlü üzücü olaylar ve acılar yaşamış olan bu millet nedense bu olayda kilitlenmek istenmektedir. Bana kalırsa bunun nedeni şudur. Birileri bu olayı bahane ederek bir amacınıgerçekleştirmek istemektedir. Ve bu amaç gerçekleşinceye kadar da operasyon sanırım devam edecektir. Burada asıl bilmemiz ve öğrenmemiz gereken nokta işte budur. Kim bu Uludere olayınıbahane ederek nasıl bir amaca ulaşmak istemektedir. Yani "kim" ve neden sorularına cevap bulduğumuzda problem çözülmüşolacaktır. Aksi halde bilir bilmez herkes bir kör dövüşü içinde birbirlerine saldırmaya devam edecektir. Geçmişte birşairimizin yukarıya aldığımız mısralarında belirttiği gibi herkes birşeyler söylemekte herkes bu olayıbahane ederek bir yerlere saldırmaktadır.
Evet bu millet ne acılar çekti Türkü ile Kürdü ile, her kesimi ile. Bütün acılarını bir bütün halinde paylaştı. Şimdi gözümün önüne geldi. Sanırım Çanakkale'den idi. Bir yaşlı dedemiz Van depreminde Van'a gider ve kötü bir kağıdın üstüne yazar. "ben falan yerden size yardıma geldim. Eski ayakkabılarınızı parasız tamir ederek size yardım etmeye geldim" İşte bizim milletimiz budur. Sayın Başbakanımız da "analar ağlamasın" dediğinde sadece askerin polisin değil teröristin de analarınıkast ediyordu elbette. Evet bu satırları yazan da değişik zamanlarda aynen şu sözü söylemiştir: "sizdeni bizdeni yoktur. Bu terör olaylarında akan kan bizim kanımız, verilen can polis, asker, pkk lı ayrımı olmaksızın bizim canımızdır." zatan hepimiz bilmekteyiz ki doğuda öyle aileler vardır evlatlarından biri asker diğeri teröristtir. Ve belki birisi asker olarak şehid diğeri PKK lı olarak çatışmada kaybedilmiştir. Fakat temelde bu ülkenin kimliğini taşıdığı halde her nasıl olursa olsun fikren zikren ya da bedenen kaybedilen her beyin ya da can bu milletin ortak kaybıdır.
Hal böyle iken çok yakın zamanlarda Dersim olayları nedeniyle özür dileyen bir Başbakan, ailesini Uludere'ye taziyeye gönderen bir Başbakan, ve yine özür dileyen bir Cumhurbaşkanı, genel kamuoyu olarak ta Uludere olayını sahiplenen bir kamuoyu var iken nedir bu koparılan yaygara anlamak mümkün değildir. Uludere olayı ile ilgili her türlü araştırma sürdürülmektedir. Tazminat ödenmesi kendiliğinden gündeme gelmiştir. BDP nin ise sanki önceden hazırlık yapılmış gibi, adeta olay önceden biliniyormuş gibi bir anda sözkonusu olanlar PKK karşıtı korucu köyü ve aileleri olduğu halde fiili durum yaratarak olaya sahiplenmeleri, ölenlerin üstüne PKK bayraklarını sarmaları, taziye için gelen devlet görevlilerini ve devletin kaymakamını bile lince kalkışmaları unutulmuş, her ne hikmet ise hikmet sahibi olmasıgerektiğini düşündüğümüz bir kısım yazar çizer ve düşünürlerimiz bile "uludere" yi dillerine persenk etmişlerdir.
Şöyle bir yakın tarihimize bakalım. Geçmişte toplu katliam olarak Çorum Sivas, Maraş olayları, İstanbulda 1977 1 mayıs olayları, değişik zamanlarda PKK saldırılarında guruplar halinde şehid edilmişsilahlı ya da silahsız askerlerimiz, PKK nın köy baskınlarında katlettiği insanlarımız, öğretmenlerimiz, imamlarımız ve daha niceleri, az gerilere gidersek, cumhuriyetin ilk yıllarında İstiklal Mahkemeleri kurbanları ve Dersim olayları nedeniyle kıyıma uğramış insanlarımız ve 12 eylül öncesinde ve sonrasında faili meçhul binlerce cinayet ve hatta Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okan'dan başlayalım, Eşref Bitlis, Hulusi Sayın, Rıdvan özden, Muhsin Yazıcıoğlu, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Mehmet Ali Kışlalı, Abdi İpekçi, İlhan Darendelioğlu, Gün Sazak, Nihat Erim ve daha niceleri. Hepsini unuttuk. Hatta gündemdeki Dersim olaylarının asli faillerini bile sorgulamayıunuttuk. Varsa yoksa Uludere. Neyse uzatmayalım. Uludere olayının dillere dolanmasının bence yegane sebebi, Uludere olayı üzerinden ordudaki yerleşmiş çeteleşme üzerindeki yargısal baskıyı hafifletmek, iktidarı acze düşürmek, yıpratmak ve etkisiz hale getirmek, PKK yı daha etkili ve legal hale getirmek ve hatta İmralı'yı muhatap olarak kabul ettirmek ve hatta Ergenekon ve İmralı için özel af yasalarıçıkarmak, geldiğimiz süreçte tasfiye edilmekte olan antidemokratik kurum ve kuruluşları yeniden başımıza taç etmek ve yaşanan demokratikleşme sürecini tersine çevirmektir. Bu senaryoda BDP bu planın ve senaryonun taşeronu, bir kısım aklıevvel kendini bilmez kardeşlerimiz ise figüran ve piyonlarıdır. Kendini bir yere koyan bütün yazar çizer ve düşünür takımınıdüşünmeye, anlamaya ve aklıselime davet ediyorum. Bu hain oyunda rol almayınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder